Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Nisan 25, 2024

Cennette Eşcinsellik Var Mı? -Ğılman Nedir?-


Dün bir arkadaşım Mustafa Öztürk’ün şu videosu eşliğinde -içinde bol emojileri bulunan- şu soruyu gönderdi bana;
‘’Sen eşcinsellikle ilgili kitap yazdın, bu konuda ne diyorsun, cennette de mi eşcinsellik var?’’

Tabi benim yazdığım ‘’İnterseks-Hermafrodit Ve Eşcinsel’’ adlı kitabın cennetle-cehennemle bir ilgisi yok ama madem konu önümüze düştü bir bakayım dedim. Önce videoyu dinledim. Öztürk ‘’Ğılman (çocuklar/hizmetçiler) çevrelerinde dolaşır; her biri sedefi içinde saklı inci gibidir’’(Tur 52/24) ayetindeki ‘’ğılman’’ kelimesi için şöyle diyor (dk 1:07:00-3:10);

‘’…İslamiyatta bir yazı yazdım, ‘’Bu cennet Arabın cennetidir’’ diye çıktım, doğru mu? Bir de cinsellik acayip şekilde vurgulanıyor fakat bunun getirisi ve cezbediciliği erkeğin hanesine yazılıyor, kadın bu cennet vaadinin bir nesnesi, erkek nesnesi olarak konumlandırılıyor, burda da bir sıkıntı var. Kadınların ben için için bundan rahatsız olduğunu, sorguladığını ama dinden imandan çıkarız diye ağızlarını tuttuğunu, bütün ümitlerini o ğılmana bağladıklarını düşünüyorum fakat ğılman kelimesi de ilginçtir, ondan da sükut-u hayale uğrayacaksınız, arz edeyim; ‘’ġilmânun lehum ke-ennehum lu/lu-un meknûn’’ ayetinde inci gibi, ya inci gibi, niye? Bu erkeğe inci gibi ne demek ya, peki bir garip şey daha söyleyeyim, ğılman kelimesinin bir tek geçtiği yer burası, fakat müfessirler salatın lugattaki anlamı şudur zekatınki budur bana sayfalar dolusu bilgi verirken ilginçtir bu kelime bir kez geçer bir tek bilgi vermiyorlar hocam, ne garip biliyor musunuz? Çünkü kelimenin kökünde sıkıntı var, çünkü ğulam kelimesi ğulmetten ve iğtilamdan gelir kök anlamı şehvetinden duvara tırmanmak demektir hocam, bunu veremiyorlar hocam çünkü ordan giden anlam sakat yerlere gidiyor; oğlan, parlak ve şehvet, üçünü denkleştir bakalım ne çıkıyor hocam? …’’(1)

Görüldüğü üzere Öztürk, ğılman kelimesinin bir tek bu ayette (52/24) geçtiğini, müfessirlerin bu kelime ilgili lügat bilgisi vermediğini, çünkü kelimenin kök anlamında sıkıntı bulunduğunu, oğlancılığı/eşcinselliği ifade ettiğini söylüyor.

Oysa ğılman, ğulam kelimesinin çoğuludur ve ğulam onun üzerinde ayette geçer, hem de çoğunlukla Nebilerin çocukluğunu nitelerken. İşte örnekler;

1-Zekeriya nebiye müjdelenen oğlan çocuk yani Yahya nebi için ğulam deniyor;

(Zekeriya) Dedi ki; ‘’Rabbim, benim nasıl oğlum (ğulâmun) olabilir ki, ihtiyarlık üstüme çökmüş ve karım da kısır iken…’’(Ali İmran 3/40)

2- Yusuf nebi kuyuda bulununca onun için ‘’müjde, bu bir çocuk/ğulam’’ diyorlar (Yusuf 12/19)

3-Hicr 15/53, Saffat 37/101 ve Zariyat 51/28’de İbrahim nebiye müjdelen oğlan çocuk için “ğulam” deniyor.

4-Meryem 19/19 ve 19/20’de Meryem’e müjdelenen oğlan çocuk(İsa) için “ğulam” deniyor.

5-Musa-kul kıssasında yolda rastladıkları ve o kulun öldürdüğü çocuğa ‘’ğulam’’ deniyor (Kehf 18/74,80)

6-Yine Kehf 18/82’de duvarı düzeltilen iki çocuk için “ğulam/ğulameyn” deniyor.

Görüldüğü üzere ğulam kelimesi ondan fazla ayette zikrediliyor ve bunların hepsinde de oğlan çocuk anlamında kullanılıyor. Ve bunların çoğu da nebilerin çocukluğunu niteliyor. Yani kelimenin hiç de öyle Öztürk’ün dediği gibi bir manası bulunmuyor. En azından Kur’an o bağlamda kullanmıyor.

Nitekim ğulam kelimesinin lügatteki karşılığı da ”doğumdan gençlik çağına kadar geçen süre içindeki erkek çocuk” demektir. Yani kelimenin lügatte de eşcinselliği çağrıştıran bir karşılığı bulunmuyor(2).

Peki ğulamın çoğulu olan ğılman hakkında yani Tur 24 ayeti ile ilgili müfessirler ne diyor? Tefsirlerde nakledilen ğılman ile ilgili görüşler DİA’da şöyle özetleniyor;

‘’Gılman hakkında müfessirlerce ileri sürülen görüşleri üç noktada toplamak mümkündür.

1. Gılman müminlerin kendilerinden önce ölen çocuklarıdır. Ergenlik çağına gelmedikleri için mükellef olmayan, sâlih amel işlemedikleri için de cennet nimetlerine hak kazanamayan bu çocuklar mümin olan ebeveynlerinin yanında onlara hizmet etmekle görevlendirilecektir.

2. Kâfirlerin ölen çocukları olup mükellef bulunmadıklarından cehenneme atılmayacak, cennet ehlinin hizmetçileri statüsünde tutulacaktır.

3. Müminler için cennette yaratılan hizmetçilerdir ve çocukken ölenlerle ilgisi yoktur. Aslında hizmetçilik ayrı bir statü olup çocuklar buna dahil değildir. Hz. Peygamber, küçük veya büyük yaşta ölenler dahil bütün cennet ehlinin otuz yaş civarında olacağını bildirmiştir (Müsned, II, 295, 343; Tirmizî, “Cennet”, 12). Halbuki gılman, bıyığı yeni terleyen ve on beş yaşını geçmeyen çocuklar veya gençlerdir. Nitekim başka âyetlerde de cennet ehlinin hizmetçilerinden “vildan” (çocuklar) olarak söz edilmiştir (el-Vâkıa 56/17; el-İnsân 76/19).

Gılman konusundaki üçüncü yorum daha isabetli görünmektedir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de bu gençler, her türlü aşınma ve kirlenmeden korumak amacıyla kabuğunda saklanırken buradan çıkarılıp cennet ehlinin etrafına saçılmış incilere benzetilmek suretiyle onların hûriler gibi özel bir yaratılışa sahip olduklarına işaret edilmiş, ayrıca gılman ve vildanın orada içki sunma görevinden söz edilerek onların hizmetçi statüsünde bulundukları da bir bakıma ifade edilmiştir. Cennet ehlinin iman etmiş zürriyetlerinin esasen cennete girmeyi hak etmiş kimseler olması (et-Tûr 52/24) ve yaşlarının da otuz civarında bulunması bu görüşü ayrıca desteklemektedir.’’(2).

Görüldüğü üzere ğılman konusunda müfessirler muhtelif yorumlar yapmış ama hiçbiri bu kelimeyi eşcinsellik anlamında yorumlamamış. Nitekim Öztürk’ün beğendiği müfessirlerden biri olan Zemahşerî de Tur 24 ayetini izah ederken; cennettekilere has kılınmış çok sayıda hizmetçilerin bulunduğunu anlatır ve bu görüşünü destelemek için Katade’den rivayet edilen bir hadisi delil gösterir(3,4).

Yani Öztürk’ün yorumuna Kur’andan delil yok, hadislerden delil yok, müfessirlerden delil yok, hatta var ama nakletmiyorlar dediği lügatlerden de yok.

Allah sonumuzu hayreylesin.

1- [https://www…///-youtube.com/watch?v=uFXuhwVX2-w]
2-İbn Manzûr, Lisanu’l-Arab; c.XII, s.440, Beyrut ts (Emrullah Fatiş, Huri, Gılman ve Vildanların kimliği problemi, Kelam Araştırmaları 13:1(2015),s.121-139)
2- Yusuf Sevki Yavuz, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.14, 1996, s.50
3-Zemahşerî, el-Keşşaf, Tur 52/24
4-Mustafa Sönmez, Zemahşerî’nin ‘’Keşşaf’’ında cennetle ilgili ifadelerin tahlili, EKEV Akademi Dergisi, Yıl 13 Sayı: 38 (Kış), s. 20137-158

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir