AK Parti büyük hedefleri olan bir partidir. AK Partinin hedefleri Türkiye’nin gelişme ve kalkınma hedefleridir. Bunlar 2023, 2053, 2071 gibi aşamalar halinde belirlenmiştir. Türkiye Malazgirt’ten bin yıl sonra büyük bir hamle ile dünya sıralamasında ön sıraları hedeflemektedir. Bugünkü gidişe bakılırsa da mümkün görünmektedir.
Görünen bir başka şey ise bu hedeflere AK Parti tek başına milletin büyük çoğunluğunu kazanmakta yeterli olamayacaktır. Bu açıdan Cumhur İttifakı iyi bir başlangıçtır. Ne var ki daha büyük çoğunluk gereklidir. Büyük hedefler büyük güçlerle gerçekleşir.
Türkiye’nin gelişiminin önündeki en büyük engel bu günkü muhalefet anlayışıdır. Bu anlayış hem kısır iç mücadeleye yol açmakta hem de Türkiye’nin önünü kesmek isteyen rakiplerine avantaj sağlamaktadır. Büyük hedefleri için Türkiye’nin bu engeli aşması şarttır. Bu yüzden yeni politik yaklaşımlar belirlemelidir.
Muhalefetin anlayışı kısır mücadeleye yol açtığı kadar oldukça da seviyesizdir. Türkiye’nin gelecek vizyonuna bir kırıntı katkı sunmadığı gibi bu vizyonun iğdiş edilmesi için acımasız ve her şeyi yapacak ölçüde gözü dönmüş bir görüntü vermektedir. Öyle ki Türkiye’nin rakipleri hatta bilfiil düşmanlarıyla işbirliği yapacak, her türlü yalana sarılacak, her türlü hileye başvuracak ölçüde bir gözü dönmüşlüktür bu. Türkiye’nin önemli bir kısmının bu anlayışın peşinden gitmesi zayıflatılması gereken bir olgudur.
30 Ağustos kutlamaları pandemi koşullarına rağmen oldukça görkemli ve bu toprakların bugünü ile tüm geçmişini birleştirecek tarzda gerçekleşmiş, Türkiye’nin gelişmesini durdurmaya çalışan rakiplerine iyi bir gözdağı ve muhalefetin yasaktı masaktı gibisinden basit propagandasına da açık bir cevap niteliğinde olmuştur. Bu açıdan geleceğe yönelik önemli bir adımdır.
Muhalefet , gelişimden endişe ve tedirginlik duyan ve bu tedirginliği aşmakta zorlanan kesimlerin fobilerine dayanmaktadır. Bu fobiler, gelecekte kendilerine yer olmayacağı Türkiye’nin kötü bir meçhule sürüklendiği, Cumhuriyetin yüz yıllık deneyiminin doğru yanlış tüm yönleriyle tamamen hafızlardan silineceği gibi kuruntulardır. Halbuki durum bunun tam tersidir. Geçmiş her yönüyle bizim geçmişimizdir ve Türkiye aradaki kopuklukları gidererek geçmişini günümüze bağlama ve aynı zamanda güçlü bir kalkınma yolundadır.
Türkiye’nin önünü kesmek isteyen küresel güçler artık sadece taşeronları ile değil, bizzat kendi varlıkları ile Türkiye’nin önüne dikilmektedirler. Cumhuriyet döneminin hataları yeterince eleştirilmiş ve bunlarla yeterince yüzleşilmiştir. Önümüzdeki dönem için de bu hatalardan arınmış yeni bir yol haritasının çizgileri belirlenmiştir. Artık o hatalara hala takılı kalmayıp bu yola daha fazla halk desteği kazanılmasının zamanıdır. Barışçı yoldan ve daha büyük 30 Ağustos zaferleri için, geleceğin büyük hedefleri için Türkiye’nin en geniş kesimlerinin birliğinin ve toplu enerjisinin bu yola kazanılmasının zamanıdır. Bırakalım buna direnenler giderek zayıflayarak marjinalleşsinler. O tarz anlayışlar için gelecekte gerçekten bir yer yoktur.
Daha büyük, daha gelişmiş, daha müreffeh ve insanının gurur duyacağı ve tüm insanlığa katkılar sunan yeni bir geleceğe doğru yolun açık olsun Türkiye.
