Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 19, 2024

Siyasi Ölçü

Resulullah (s.a.v.), “Emaneti layık olmayanlara vermeyi kıyamet alameti” saymıştır.[1]İşi ehline verme bağlamında şu çarpıcı uyarıyı yapmıştır ki siyasilerin bu hadis üzerinden kadrolaşma yapmaları elzemdir: “Kim, Müslümanların bir işini üstlenir/velayet makamına gelir de onların üzerine layık olmayan birisini o kişiye olan sevgisinden dolayı atarsa, Allah’ın laneti onun üzerine olsun. Allah, onun hiçbir amelini kabul etmesin ve cehennemine girdirsin.”[2] Vali, kaymakam, elçi, hâkim, kadı, muallim ve ordu komutanı atarken hep liyakati gözetmiştir. Stratejik olmayan hususlarda gayrimüslimlerden de yararlanmış ve onlara önemli görevler vermiştir. Çünkü onlarda dar’ü-l İslâm’ın vatandaşlarıdırlar. İçlerinde yetenekli kimseler vardır. Yukarıda beyan ettiğimiz gibi yakın akrabalarını ve kabilesini genelde yönetimden uzak tutmuştur. Bu çerçevede Kureyş kabilesinden olmayan Zeyd b. Sabit’i vahiy kâtibi, Ebu Musa el-Eşarî’yi Kur’an muallimi ve kadı, Amr b. Ümeyye ed-Damrî’yi büyükelçi, maliye işlerindeki dağıtıma Bilal b. Rabah’ı, ordu komutanlığına Üsame b. Zeyd’i, Yemen valiliğine Muaz b. Cebel’i atamıştır. Örnekleri daha da çoğalmak mümkündür. Esas bilinmesi gereken ise Hz. Peygamber(s.a.v.), emanete layık olmayana, yakın akrabalarına ve toplumda yıpranmış kimselere devlet işlerinde görev vermemiştir. Hz. Ali’yi veya amcası Hz. Abbas’ın çocuklarını kendisinden sonra devlet işlerine bakması için halife olarak atamaması da bu konudaki en önemli kanıttır. Bu konuda son bir tespit olarak şunu belirtmek istiyoruz; cinsel ahlaksızlık yapanlar ve kamu mallarını fütursuzca kullananlar İslâmî siyasada yönetimden uzak tutulmuşlardır.

[1] Buhari, 3, İlim, 3, c. I, s. 21.
[2] Ahmed,Müsned,c.1,s.6

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir