Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Nisan 18, 2024

Neden Peynir İthal Ediyoruz

Neden saman ithal ediyoruz?
Neden buğday ithal ediyoruz?
Neden et ithal ediyoruz?
Neden çöp ithal ediyoruz?

Muza başlık açmadım. Zamanında muz ithalini serbest bıraktığında ben de Özal’a kızanlardandım. Her ne kadar Popstar sayesinde adı duyulan Ajdar’ın ‘Çikita Muz’ şarkısını iğrenç bulsam da bu gün çok geniş kesimlerin muz yiyebiliyor olmasının altında bu kararın olduğunu düşünmekteyim. Yoksa şimdi yerli muz kilosu 100 Tl civarında satılıyor olurdu; o da eser miktarda.

Erdoğan herhangi bir devlet başkanı ya da başbakanı ile ticari konuları konuşmak için bir araya geldiğinde, iki ülke arasındaki ticaret çıtasını yükseltmeyi de konuşur.Bu Amerika, Rusya, Çin olduğunda 100 milyar dolardır. Daha küçük ekonomilerle o ekonominin hacmine göredir. Bu hedefleri koyduğunuz zaman ‘sen bana ne vereceksin, benden ne alacaksın’ da konuşulur elbet. Öyle sadece ‘benden mal al’ la olmaz bu işler. Al gülüm ver gülümdür ticaret. Herkes elinde ne varsa onu koyar masaya .

Örneğin Sırbistan’a ‘fındık al’ dediğin zaman o da ‘canlı hayvan fazlamız var sen de onu al’ der. Ya da Rusya’ya ‘domates ithalatına izin ver’ dediğinde o da sana ‘ben yeterince yetiştiriyorum’ der. Ama senin o domatesi Rusya’ya satmaya ihtiyacın çoktur, o nedenle bir miktar olsa da almasına razı edersin. Yoksa o sene rekolte yüksektir domateslerin çürüyüp gidecektir. Bunun karşılığında Rusya da sana ‘o zaman sen de şunu al’ ya da ‘ülkenize giden turistlerimize şu kolaylıkları sağla’ diyebilir. O zaman Rusya’da hiç kimse ‘domates ithal eder hale geldik’ diye ayağa fırlamaz.

Yapılan anlaşmaların içeriğini bilmeden (daha doğrusu bunu araştırmadan bile) ‘saman ithal eder hale geldik; peynir, buğday ithal eder hale geldik’ diye muhalefet yapmak sanırım bize özgüdür. Eminim dünyanın en kapasitesiz ve ucuz muhalefeti bizdedir. Bunlar banyodaki sabun köpüğü ile oynayan çocuklar gibidir. Altındaki su, ilgi alanları değildir.

Bu pencereden bakınca yukarıdaki soruların hepsinin mantıklı bir izahı olduğu görülür. Örneğin buğday ithal ederiz ama dünyaya un ve unlu mamul ihraç ederiz; çöp (daha doğrusu geri dönüşüm atığı) ithal ederiz ama bunlardan üretilen malzemeler ihraç ederiz. Gerçi ben, ihtiyaç olduğunda herhangi bir malın ithalatının da utanılacak bir şey olduğunu düşünmem. Diyelim o sene kuraklık oldu ve buğday rekoltesi düşük. Hükümetimizin bir an önce kıtlık baş göstermeden buğday ithal etmesine de sevinirim. Hatta asıl bunu zamanında yapmazsa eleştiririm. Örneğin et kıtlığı olduğu ve et fiyatları zıpladığı zaman yaptığı gibi.

Muhalefet ise ucuzluk peşinde. Nasıl mı? Bir şeyin ithalatının yapıldığını ya da yapılacağını duyuyorlar (hatta belki de özellikle takip ediyorlar) bundan ‘vay… hükümet buna muhtaç hale getirdi bizi’ gibi abuk bir sonuçla güya iktidarı karalama hesabı yapıyorlar. Çok ucuz bir yöntem değil mi? İstediklerinin tam tersine komik duruma düşüyorlar. Kepaze oluyorlar da diyeceğim ama bu onlara iltifat olur. Çünkü bu durumlara düşmek hiç de umurlarında değil.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir