Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Salı, Nisan 23, 2024

Türkiye Kimliğini Buldu

Sömürgecilik, sömürgeleştirdiği ülkelere kendi yaşam biçimini dayatır. Bunu da ‘modernleşme’ olarak sunar. Bu düşünceye göre sömürgeci ülke elde ettiği refah düzeyine yaşam biçimi anlayışı sayesinde ulaşmıştır. Sömürgeleştirilen ülkeler de yaşam biçimlerini değiştirir ve onlar gibi olursa refah düzeyinin, yaşam kalitesinin yükseleceğine inandırılmıştır. Halbuki bu yol seçildiğinde o toplumlar kendisi olmaktan çıkar. Daha da yoksullaşır. Daha çok sıkıntı yaşar. Çünkü boyunduruk altındadır. Elde edilmiş refah ve kalkınma düzeyi yaşam biçimi sayesinde olmamıştır. Tam tersine bunlarla birlikte moderniteyi de mümkün kılan sömürgecilik olmuştur. Sömürgecilik sömürgecilere bu refahı getirirken, boyunduruk altına alınan ülkelere de yoksulluk ve gerilik getirmiştir.

Sömürgeleştirilen toplumlar kimlik bunalımına sürüklenir. Dilinden, dininden, aidiyetinden, kendi kültür ve sanat anlayışından soğur. O artık zayıf kimliklidir. Ona daha önce sahip olduklarının yerine sömürgecilerin sahip oldukları dayatılır. Kişiliksizleştirilir. Böylece kolay lokmaya dönüşür.

AK Parti iktidarı deneyi göstermiştir ki, kendi kimliğine sahip çıkarak da kalkınabilinir. Üstelik gerçekten kalkınabilmenin tek yolu budur. Dahası, öne sürülmeye çalışıldığı gibi İslam dini sekülerlikle çelişmez. Tam tersine seküler yaşamla manevi yaşam bir arada olabilir ve de doğru olan da budur. Pandemi süreci bunun kesin ispatı olmuştur. Öğretilmeye çalışılan kişiliksizleşme modeli bir aldatmacadır. Türkiye yaklaşık iki yüz yıl o modelin peşinden gitmiş ve battıkça batmıştır. Hanedanın kaldırılması ve cumhuriyet de çare olmamış varılan nokta 2001 krizi ile dip yapmak olmuştur. İşte o krizden başka bir arayış çıktı. Ve yeni bir yön çizildi. İlk başlarda yadırgansa da, sömürgeci zihniyeti içselleştirmiş kesim tarafından karalanmaya çalışılsa da bu yolla başarı gelmiştir. Türkiye dünyanın en gelişmiş 20 ekonomisi arasına girmiş, ABD, Rusya, Çin, AB gibi devlerle rekabet eder hale gelmiştir.

Sömürge zihniyeti halkına da güvenmemiştir. Nasıl güvensin ki, bir halkın tüm kimliğini değiştirmesi kabul ettirilebilir bir şey mi? Halbuki diğer doğu toplumları, Hindistan, Çin, İran gibi ülkeler bu kimlik bunalımına sürüklenmemiştir. Ama ülkemiz insanı, dilinden, dininden, giyiminden, inançlarından, ve de geçmişinden koparılmaya zorlanmış, geri kalmanın sebebi olarak bunlarla suçlanmıştır.

Bu gün yüzbinlerce insan Ayasofya’ya aktı. Pandemi süreci olmasa belki iki hatta üç katı katılım olurdu. Bu sıradan bir ibadete açılış değildir. Türkiye insanı yıllardır unutturulmaya çalışılan kimliğine sahip çıkmıştır. O namaza katılan herkesin namazları ve duaları kabul olsun…

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir