1991 Körfez savaşından sonra Ortadoğu’da artık krallık, sultanlık döneminin bittiği ve hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı söylendi, durdu. Aynı söz, yaşadığımız Corona döneminde AB için de pek çok kez tekrarlandı. Ama birbirine kazık atan, yakıt ikmali için hava alanlarına inen uçaklardaki sağlık malzemelerine bile el koyan, çaresiz kalınca ortaklarından değil 3.dünya ülkelerinden medet uman AB’de bile hiç bir şey değişmeyeceği kesin. Orada da her şey eskisi gibi devam edecek. Dolayısıyla bizim “şu AB bir tökezlesin-yıkılsın da, rahat nefes alıp artık şu sosyal reformlara başlayabilelim” diye bekleyen kasaba tarzı bürokratların elindeki mazeret de asla kaybolmamış olacak.
DİB başkanımız Lut kavmi takipçilerini eleştirdiğinde varılan sonuç mealen “Diyanet dini kuralları öğütlemek, uygulamak için kurulmuştur, 3.kişiler sesini kessin” şeklindeydi ve doğruydu. Peki, görevi “NORMAL AİLE” yapısını korumak olan bizim Aile bakanlığı yetkililerimizin özel TV’lerde fırdolayı dönen dizilerde geleneksel aile kurallarımıza ters düşen, hatta tek amacı aile yapısını bozmak olan yapımlar hakkında herhangi bir eleştiride bulunduğunu duyduk mu? Ya da daha önce Ramazan ayında bile pankartlarla yürüyen, bu yılsa Pride2020 sloganıyla reklamı yapılan LGBT fikrinin aile yapımıza uymadığını açıkça söyleyebilme cesareti gösteren bir yetkiliye rastladık mı? Elbette hayır.
Her şeye rağmen sayın Aile bakanımızın sırtına asgari ücret belirlenmesi, ek ödeneklerin verilme tarihi, SGK’nın hangi ilaçları tekrar listeye alacağı, engellisine, yaşlısına bakanlara hangi kolaylıklar sağlanacağı vs. vs. gibi bir sürü ek sorumluluk yüklenince, kendisinin Sıla’ya geçmiş olsun demekten başka bir işe vakit bulamamasını da normal karşılamak gerek.
Hepsini Geçiniz, Aslında Hiçbir Şey Değişmeyecek!
