Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Çarşamba, Mayıs 8, 2024

Genç Kardeşlerim Okusun ve Düşünsün, Denenmediğiniz İmtihanın Başarısı Olmaz

Kur’an ve Sünnet önderlik makamının verilmesiyle bireysel ve toplumsal liyakat arasında ilgi kurmuştur. “İnsan tek başına hak üzerinde sebat edebiliyorsa yalnız da olsa cemaattir.”[1] Hadisi çerçevesinde iman ve amel bakımından baskı, konfor ve ideolojik kargaşada savrulmayıp İslâm üzerinde sebat eden kimse emanete layıktır. Kur’an, özellikle de önderlik makamındaki insanların davanın çilesini çeken Müslümanlardan olmasını istemiştir. Çünkü çileler insanı hem arındırır hem de davada sebatını artırır. Çilesi çekilmeyen davanın kıymeti de bilinmez. Çile çekmeyenden önder de olmaz. Bu tezimiz bütün peygamberler için geçerli olmakla beraber Hz. İbrahim üzerinde daha net temsil edilmiştir. Şu ayet konumuza yeterince açıklık getirmektedir: “وَإِذِ ابْتَلَى إِبْرَاهِيمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ فَأَتَمَّهُنَّ قَالَ إِنِّي جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِمَامًا قَالَ وَمِن ذُرِّيَّتِي قَالَ لاَ يَنَالُ عَهْدِي الظَّالِمِينَ” “Ve (şunu hatırlayın): Rabbi, İbrahim’i buyrukları ile sınadığında ve İbrahim de bunları (hakkıyla) yerine getirdiğinde O’na: “Seni insanlara önder yapacağım!” demişti. İbrahim de sormuştu: “Benim neslimden de mi (önderler çıkaracaksın)?” (Allah) cevap vermişti: “Benim ahdim zalimleri kapsamaz.”[2] Ayet gösteriyor ki zalimler önderlik makamına getirilmez ve onlar Müslümanlar üzerinde velayet hakkı iddia edemezler. Dini açıdan zalim birinin halife, hâkim, müftü, şahit olması uygun olmadığı gibi hadis nakleden ravi olması da uygun değildir.[3] Hz. İbrahim’in denenme alanları ve buna bağlı emanete liyakat kazanmasıyla ilgili ilk tefsir çalışmalarından itibaren birçok şey söylenmiştir.[4] Bunların itikat, amel ve temizlikle alakalı ilahi emirler olduğu üzerinde çok durulmuştur.[5]Müfessirlerin beyanına göre İbrahim Peygamberi, Allah Teâlâ otuz veya kırk konuda imtihandan geçirmiştir.[6] Bu imtihan alanı bir davetçi için hem fiziksel hem de manevi hazırlık dönemini kapsamaktadır. Konuyu uzatmamak için, ayrıntısına girmeden müfessirlerin şu açıklamasını hatırlatmak istiyoruz: “Allah Teâlâ; Tevbe Suresi 112. Ayet, Mü’minun Suresi 1-10. Ayetler, Ahzab Suresi 35. Ayetin anlam alanlarına göre otuz konuda Hz. İbrahim’i denemiştir.”[7] Hz. İbrahim’i denemiş olduğu otuz konu şunlardır:

1-Yakıni anlamda ve ihsan halinde Allah Teâlâ’nın varlığına ve birliğine iman; yaratmada ve emretmede Allah’tan başka hiçbir varlığı ya da kurumu kabul etmemek. Yaratma ile emretmenin arasını ayırmadan bütüncül bir imana sahip olmak.

2- Allah(c.)’ın farz kıldığı bütün ibadetleri O’nu görüyormuş gibi; ihsan makamında, zamanında ve şartlarına uygun olarak eda etmek.

3- Cihada devam. Cihadsız bir dinin var olamayacağını bilip zamana ve şartlara göre fıkıh yaparak daima cihad halinde olmak. Âfakî ve enfüsî alanda cihadı ihmal etmemek.

4- Namaza aksatmadan devam etmek. Nafile namazlarla da Allah’a daha çok yaklaşmaya vesile aramak. Ayrıca çocuklar başta olmak üzere tüm aile fertlerini namaza müdavim hâle getirmek. Namazı ikame eden bir nesli yetiştirmeye çalışmak.

5- Zekâtı hak sahiplerine vermek. Fakirlik problemini çözmeye katkı sağlamak. Malın gerçek sahibinin Allah olduğunu hatırdan çıkarmamak.

6- Oruç tutmak. Farz, vacip ve nafile oruçları tutarak nefsi açlık, susuzluk, şehevi arzu ve isteklere karşı dayanıklı hale getirmek.

7-Ma’rufu emretmek; İslâm’ın emirlerini insanlara duyurmak ve ma’rufun hâkim olduğu bir dünya için çalışmak. Mutlak ma’rufun İslâm Dini olması münasebetiyle dine davete önem vermek. İslâm’ı alternatif bir sistem hâlinde dünyaya deklare etmek.

8- Münkeri; dinin onay vermediği söz ve davranışları yasaklamak. İdeolojilerin propagandasını yapmamak. Yararsız söz ve eylemle meşgul olmamak. Bireysel veya kolektif işlenen hiçbir kötülüğe karşı kayıtsız kalmamak. Marufu emredecek ve münkeri yasaklayacak bir konuma yükselebilmek için gayret sarf etmek.

9- Yapılan hata ve günahlardan dolayı anında tövbe etmek. Hatalar ve günahlar üzerinde ısrar etmemek. Daima istiğfar hâlinde olmak. Kebire işlemeyip küçük günahlar üzerinde ısrar etmekten sakınmak.

10-Allah Teâlâ’nın verdiği ve vermediği bütün nimetler sebebiyle O’na hamd ve şükretmek. Özellikle şükrün fiili bir tarafının olduğunu bilip farzlara sarılmanın ve sünnetleri yaşamanın şükürden olduğunu idrak etmek. Özellikle de herkesin şükrünün kendi konumuna göre olduğunu unutmamak.

11-Cemaata devam. Hem vakit namazlarına devam etmek hem de İslâm cemaatinden hiç ayrılmamak. Zalimlerle ortak hareket etmemek ve onlara meyletmemek. Grupları cemaat yerine koyarak bireysel kanaatleri dinleştirmemek.

12-Mü’minlerle ortak hareket edip her zaman onlarla beraber olmak. Müslümanlar aleyhine kâfirlerle ortak siyaset yapmamak; velayeti ve emir makamını kâfir, zalim, fasık ve münafıklara vermemek.

13- Dini emir ve sınırlara riayet edip haramlara düşmemek ve şüphelilerden uzak durmak. Yediklerine ve içtiklerine dikkat etmek. Takva ve verayı meleke hâline getirmek.

14-Allah Teâlâ’ya mutlak teslimiyet. Hayatın bütün alanlarını vahiyle anlamlandırmak. Hayatın derinlik, uzunluk ve genişlik boyutlarını Rabbani hükümlere göre tanzim etmek.

15- Kendisine emniyet edilen bir kimse olup şahsında güvenlik alanı oluşturmak; hakka mü’min olmak. Allah Teâlâ’nın ve insanların hukukuna ihanet etmemek.

16- Emanete riayet etmek; aklını güzel kullanıp şer’i teklifleri Hz. Peygamber’i örnek alarak yerine getirmek. Dini emirleri azimet fıkhı içerisinde eda etmek. Kendi namusunu ve insanların namuslarını korumada azami gayreti göstermek.

17- Ahde vefa; ruhlar âleminde Allah’a verilen sözü; yapılan misakı zihinde canlı tutup bu bilinçle hayatı devam ettirmek. Ayrıca insanlarla yapılan sözleşmelere riayet etmek.

18- Havf ve reca; korkuyla umut arası bir hayat yaşamak. Allah Teâlâ’nın rahmetinden umut kesmemek ve gazabından da emin olmamak.

19- Lağvı terk etmek. Dünyamıza ve ahiretimize yarar sağlamayan söz ve davranışlardan uzak durmak. Gıybet, iftira, laf taşıma ve dedikodudan kaçınmak. İslâm’ın dışında hiçbir dinin ve dünya görüşünün tebliğini yapmamak.

20- İffeti korumak; zinaya götüren yollardan ve zinadan uzak durmak. Allah’ın(c.) tesettür emrine Hz. Peygamber’in eşlerinin ve kızlarının modelliğinde bir ibadet şuuruyla riayet etmek.

21- Evlilik hukukuna saygı; eşlerin karşılıklı olarak birbirinin haklarını gözetip yuvalarını cennete çevirmeleri gerekir.

22- Haddi aşmamak; hayatın hiçbir alanında Allah’ın ve Resulü’nün emirlerine karşı gelmemek. Dinin içerisine bir şey eklememek ve dinden olanları da atmamak. İslâm Dinini tarihsel bir metin olarak algılamamak. Küfür ve bidatlerden uzak durmak. İdeolojileri din yerine koymamak.

23- Allah’a boyun eğmek; mutlak bir itaatla ilahi emirleri yerine getirmek. İlahi emirler karşısında insanın seçme hakkının olmadığını bilmesi.

24- İnfak ahlakıyla bezenmek; kişinin, Allah’ın verdiği malda “müstahlef” olduğunu bilip ihtiyaç sahipleriyle elindekileri paylaşmak. Cömertlik davranıp fakirlikten korkmadan yerinde ve zamanında hak sahiplerine harcamada bulunmak.

25- Sıdk; “yalanla imanın bir arada bulunamayacağını” bilip doğru sözden ve doğru davranışlardan ayrılmamak. Hiçbir durumda yalana tevessül etmemek.

26- Sabır; Allah’ın emirlerini yerine getirmek, haramlarından kaçınmak, ibadetleri vaktinde eda etmek, başa gelen semavi belalara rıza göstermek ve kâfirlerin saldırılarına karşı yılgınlık göstermeden yola devam etmek.

27- Huşu; zahirimizi dinin prensiplerine uygun hale getirdiğimiz gibi iç dünyamızı da mamur edip Allah Teâlâ’yı görüyormuş gibi bir hayat yaşamak.

28- Allah’ı zikir; ezeli ahde vefa göstererek hayatı Kur’an ve sünnetle anlamlandırmak; murakabe bilinci içerisinde bir hayat sürmek. Adını dilimizden düşürmediğimiz rabbimizi kalbimizden de hiçbir an çıkarmamak.

29- Şahitliği adil yapmak; yalan yere şehadette bulunmanın en büyük suçlardan olduğunu bilip insanların lehinde veya aleyhinde cahilce beyanatta bulunmamak.

30- Zihni ve gönlü kötülüklerden tezkiye etmek; Allah’la beraber başka bir varlığa gönülde yer vermemek; İslâm’ın dışında din ve dünya görüşlerini kurtarıcı kabul etmemek. Sentezci bir imana sahip olmamak; politeist yaşamdan uzak durmak. Bu otuz konudan ayrı olarak Hz. İbrahim(a.), hicretle (İbrahim 37), çocukları olmamakla (Hud 72; Zariyat 29), oğlunu kurban etme talebiyle (Saffat 101-105) ve babasının küfrü tercih etmesinden dolayı ona karşı ilişkileriyle de denenmiştir. (Mümtehine 4; Tevbe 113).

Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin sünneti içselleştirilip irademizi vahyin potasında eritmeden; enaniyet ve kibirden vazgeçip Müslümanların maslahatlarını bütün şahsi menfaatlerin önüne geçirmeden, işi ehline vermeden, dünya sistemiyle hesaplaşmanın fıkhını yapıp yol haritasını belirlemeden, Amerikancı Emperyalizmin karşısında Müslümanca duruş sergilemeden, Müslümanları hiçbir kâfire pazarlık konusu yapmaktan arınmadan, kanaat önderlerini tanrılaştırmaktan vazgeçmeden, sistemin yerel işbirlikçilerine kimliğimizi teslim etmeyip onların gayrı meşruluğunu kendilerine yüksek sesle söylemeden, bize biçilen müsaadeli imanı terk etmeden, kurallarını dünya ticaret merkezinin koyduğu yörünge siyasetini reddetmeden, sağ- sol kamplaşmasından çıkıp dini kimliğimizi kuşanmadan, nabza göre şerbet verip münafıklıktan kurtulmadan, hayatın her alanında adaleti hâkim kılmadan, şûrayı tabana yayıp bireysel düşünceleri dinleştirmekden vazgeçmeden, sorunlarımıza ve İslâm dünyasının her türlü sorunlarına çözümcül projeler ortaya koymadan, zihin ve gönül aydınlanmasını ikmal etmeden gerçek bir denenmeden geçmekten bahsedilemez

[1] el-Hanbeli, Muhammed b. Muflih, Adab-ı şeriyye, c. I, s. 142.

[2] Bakara 2/124

[3] İbni Kesir, Ebu’l Fida İsmail, Tefsir’ü-l Kur’an’i-l Azim, c. I, s. 160.

[4] Bak: el-Basri, Hasan, Tefsir, Beyrut, 2012, c. I, s. 57.

[5] Maturidi, Ebu Mansur Muhammed, Beyrut, 2015, c. I, s. 554-5; Ebu-s Suud, Muhammed b. Muhammed, Beyrut, 2015, c. I, s. 334-5.

[6] Hakim, Müstedrek, c. II, s. 511.

[7] Taberi,Ebu Cafer,Cami’u-l Beyan,c.l,s.572

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir