Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 19, 2024

1897 Osmanlı Yunan Savaşı

Son günlerde Yunanistan tarafından Türkiye’ye yönelik savaşçı naralar yükselmekte. Bu vaveylanın sahipleri ne kadar yetkili makamlardadır, Yunan halkının ne kadarı bu yavelere itibar etmektedir bilemem ama yapılan apaçık bir savaş kışkırtıcılığıdır.

Böyle durumda tarihe bakmakta yarar vardır. Tarih iyi bir öğretmen ve yol göstericidir. Yunanistan bundan 123 yıl önce yine böyle heveslere kapılmıştı. Özellikle İngilizlerin, onlara destek olarak da Fransız ve Rusların kışkırtmasıyla Osmanlı’ya savaş açarak İstanbul’u alma hayallerine kapılmıştı. Bu savaşı başlattığında diğer Balkan devletlerinin de kendisiyle birlikte hareket edeceğini hesap ediyordu.

Ne var ki bu hesapların hiç biri tutmadı. Osmanlı padişahı II. Abdülhamit idi. Osmanlı ordusu nizamı ve savaş gücü konusunda epey adımlar atmıştı. Yunanlılar Osmanlı sınır karakollarına saldırarak bir kaçını ele geçirdiler ve savaşı başlattılar. Osmanlı bayrağını indirip kendi bayraklarını astılar. Osmanlı buna hiç beklemedikleri bir tepki verdi. 30 Gün içinde bir kaç muharebede Yunan ordusunu yenilgiye uğratarak sürdü ve 17 Mayıs 1897 de Dömeke’de hezimete uğrattı. Yunan ordusu dağılarak Atina’ya doğru kaçmaya başladı. Artık Osmanlı için Atina yolu açılmıştı. Bu yüzden bu savaşa ’30 Gün Savaşı’ da denir. Bunun üzerine büyük devletler ‘aracı’ pozisyonunda devreye girerek savaşı durdurdular ve Yunanistan ağır şartlar altında bir ‘teslim’ anlaşması imzalamak zorunda kaldı.

Aslında İngiltere, Fransa ve Rusya’nın amacı Yunanistan’ı Osmanlı üzerine salarak ve de ardından bunu bahane ederek müdahalede bulunmaktı. Balkan devletlerini de işin içine sokup bir ‘dünya’ savaşına dönüştürerek Osmanlı topraklarını aralarında paylaşıp Osmanlı’yı haritadan silmekti. Ama Osmanlı ordusunun başarısı üzerine ve henüz bu amaçları için yeterince hazırlanamamış olmalarından dolayı buna cesaret edemediler. Yunanistan’ı bir günah keçisi gibi Osmanlı’nın insafına terk ettiler.

Yunanistan bu amacına 1912 deki Birinci Balkan Savaşı ile ulaştı. Balkan devletleri ittifakı Osmanlı’yı yenerek Balkanlardan attı. Fakat alınan toprakların paylaşılması sırasında Bulgaristan aç gözlülük yapınca bu kez kendi aralarında savaşa tutuştular. Bundan faydalanan Osmanlı da Edirne ve Kırklareli’ni geri aldı. Bu da İkinci Balkan savaşıdır. İngiltere, Fransa ve Rusya ise amaçlarına 1914 de Birinci Dünya Savaşını başlatarak ulaştılar. Osmanlı neredeyse tümüyle pay edildi. Birinci dünya savaşının hemen ertesinde 15 mayıs 1919 da Yunanistan İzmir’e asker çıkararak Osmanlı’nın elinde, Sevr’e göre son kalan Anadolu topraklarını da işgale başladı. Bunun sonu da Kurtuluş Savaşına çıktı.

Ders alınmazsa elbette tarih tekerrürden ibarettir. Hatta bir öncekinden daha vahim sonuçlara yol açar. Yunanistan’ın ‘Konstantinopolis’ hayalleri bilinmektedir. Fakat bu düşünce henüz bir devlet politikasına dönüşmemiştir. Ama bunu zorlayanlar vardır. Hem Yunanistan’ın içinden hem de yüz yıl önce olduğu gibi dışından. Bir de Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak diye bir deyim vardır. Herkes adımını ona göre atmalı. Bulguru geçtim bu işin ucunda evden bile olmak var.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir