Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cumartesi, Nisan 20, 2024

Fakirden al, zengine ver!

Adı lazım değil, kandilimi kutlamak için aradı. “Sen ne yapıyorsun, nasılsın?” dedim. “Yardım kolisi dağıtıyoruz abi” cevabını verdi.

Belediyede çalışıyor. Şu sıkıntılı günlerde görev değişikliği yapılmış. 65 yaşın üstündekilere ve kronik rahatsızlığı bulunduğu için sokağa çıkamayanlara yardım için görevlendirilmiş. O da zevkle koşuşturup duruyor…

Ama anlattıkları pek de iç açıcı değil!

Bazen yaptıkları işten büyük haz duyduklarını, bazen de arkadaşları ile birlikte “lanet olsun” dediklerini anlattı. Şaşırdım tabi, sebebini sordum…

“Sorma abi” diye cevaplandırdı:

-Adam dubleks apartman dairesinde oturuyor. Vallahi benden zengin, billahi benden varlıklı. Oturduğu dairenin değeri en az 500 bin lira. Ama ona da koli götürüyoruz.

Çünkü adam telefona sarılmış, “yardıma ihtiyacım var” demiş!

Ahlaki bir problem bu! Toplumsal bir sıkıntı!

Asgari ücretli bir belediye çalışanı kapısını çalıyor. Lüks dairesinde Robe de chambre giyip keyif çatan adam kapıyı açıyor. Kendisine uzatılan yardım paketini alıp evine koyuyor.

Hem de hiç utanmadan ve sıkılmadan!

İnanamadım, belediye yetkililerine sordum. “Çok değil, ama maalesef var bu tipler” dediler:

-Görüyor arkadaşlar. Kapısına kadar gittiğimiz için geri dönemiyoruz. O utanmıyor, ama biz ayıbını yüzüne vurmaktan utanıyoruz. Veriyoruz o yardım paketini, ama notumuzu alıyoruz. Oraya bir daha gitmiyoruz.

İşte halimiz bu maalesef…

Bizde dar gelirli vatandaş, karınca kararınca elini taşın altına koyuyor, en azından yardım için 10 liralık SMS atıyor. Emekli, o küçücük aylığından artırıp bankaya koşuyor. Minik yavrular, dayanışma için kumbaralarında biriktirdiklerini götürüp veriyor…

Karşımıza ise bu tür değersiz, vicdansız ve asalak tipler çıkıyor.

Toplumsal bozulmanın en çarpıcı fotoğrafıdır bu. Sayıları çok olmasa da var içimizde bunlar.

***
Yaşayıp görünce, olan biteni bilince, yardım kampanyalarının neden denetim altına alınmaya ve tek elde toplanmaya çalışıldığı daha iyi anlaşılıyor!

Belediyelerin yüzü yumuşak, istismar edilse de sesini çıkaramıyor. İstemese de kötü niyete ortak olmak zorunda kalıyor. Çünkü işin sonunda siyaset ve seçim var.

Ama valilik ve kaymakamlıklar öyle değil. Devlet adına görev yapıyorlar. Daha rahat hareket etme imkânları var onların, daha zor istismar edilirler.

Bu milletin kaynakları kıt…

Har vurup harman savurma noktasında değiliz.

O yüzden, kimse “Vay bana neden yardım toplanma izni verilmiyor” diye ortalığı ayağa kaldırmasın. Türkiye olarak, bütün dünyayı sarsan büyük bir salgınla karşı karşıyayız. Bu süreci de sağlıklı ve iyi yönetmek, gerçekten ihtiyaç sahiplerini koruyup kollamak zorundayız.

Devlet elbette gereken tedbirleri alacak. Görevi bu.

Toplumsal dayanışma, hali vakti

yerinde olanın, sıkıntıda olana yardım etmesidir. İyi niyetli dar gelirliden alıp, kötü niyetli ve istismarcı zengine vermek değil!

Bizim gördüğümüzü devlet de görüyor ve doğruyu yapmaya çalışıyor. Gün siyaset ve şov yapma günü değil çünkü. Bırakalım istismar siyasetini, ülkeye ve insanımıza nasıl yardımcı olacağımızı düşünelim şimdi!

Emin Pazarcı/Akşam

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir