Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Mart 29, 2024

Asker vurdu, polis seyretti

Bombalar patlıyordu, kahvehaneler taranıyordu; bazı günler 15-20 genç hain pusularda katlediliyordu. Herkes evine kapanmıştı. Akşamları sokaklarda sadece köpek sürüleri ile silahlı militanlar geziyordu. Kurtarılmış bölgeler oluşmuştu. Kardeş kardeşi vuruyordu…

Herkes bu gidişe “dur” denilmesini bekliyordu. 12 Eylül 1980 darbesi, işte böyle bir ortamda geldi. O yüzden ciddi bir toplumsal tepki ortaya çıkmadı.

Aslında bu ortamı hazırlayanlar da o darbecilerdi. Müdahaleden kısa bir süre önce Ankara Bahçelievler’de bulunan MHP Genel Merkezi silahlı saldırıya uğramıştı. Önce elektrikler kesilmiş, ardından profesyonel saldırganlar devreye girmişti. Hepsi eğitimliydi ve ne yapacağını iyi biliyordu. Kapıda güvenliği sağlayan polisleri vurarak etkisiz hale getirdiler. Sonra yandaki MİSK Eğitim ve Kültür Merkezi’ne girdiler. İki genci katlettiler. İçeri bombalar koydular. Alparslan Türkeş ve MHP yetkilileri Ankara dışında mitingde oldukları için daha büyük bir katliam gerçekleştiremediler.

İlginçtir, binanın hemen çaprazında Bahçelievler Polis Karakolu vardı. Silahlı saldırı devam ederken, bir tek polis çıkmadı dışarıya. Adeta saldırganların işlerini bitirmeleri için sessizce beklendi.

Aynı ekip, Kızılay’da Selanik Caddesi’nde bulunan Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası’na da benzer bir saldırı düzenledi. Başkent’in göbeğinde bir katliam gerçekleştirdi. Ardından da ellerini kollarını sallayarak gittiler.

Her iki saldırı gerçekleştirilirken Ankara’da sıkıyönetim uygulanıyordu. Şehrin güvenliği asker tarafından sağlanıyordu. Ama ne bir müdahale yapıldı, ne de saldırganlardan bir tanesi yakalanabildi.

Rahmetli Mehmet Irmak, MHP’nin Genel İdare Kurulu üyesiydi. MHP Genel Merkezi’ne saldıranların isimlerini verdi, yakalanmalarını istedi. Yıllar sonra İçel Milletvekili olan rahmetli Ali Güngör de Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı olarak “Bunlar ordu mensubu, asker” dedi. O da isim verdi. Hiç birinden sonuç çıkmadı.

Süleyman Demirel ise yıllar sonra Başbakan olarak yaptığı açıklamada, mealen “Terörle mücadele görevinizi yerine getirmediniz, terörü siz azdırdınız, sonra da bize darbe yaptınız” dedi.

İlginçtir, kan gövdeyi götüren Türkiye’de 12 Eylül sabahı her şey güllük-gülistanlık oldu!

***

Ordu emir komuta zinciri içinde yönetime el koymuştu. Ama arkasında başka güçler vardı. Nitekim yıllar sonra bu güçlerin kim olduğu anlaşıldı. 12 Eylül sabahı, Ankara’dan Washington’a “Bizim çocuklar başardı” mesajının gittiği ortaya çıktı.

Ne yaptı o çocuklar?

Türkiye’nin yıllarca engellediği Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönmesine şartsız onay verdiler. Daha önce “hayır” cevabı verilen Türkiye’deki ABD üsleri ile ilgili ne kadar talep varsa hepsine “olur” dediler. Aradan tam 36 sene geçti. Türkiye, 15 Temmuz 2016’da yeni bir darbe girişimine sahne oldu. Ama bu defa ABD’ye “Bizim çocuklar başardı” mesajı gönderilemedi. Bu millet, Amerika’nın dış operasyonlar günlüğüne, “Olmadı, beceremedik” notunu düşürdü!

ABD ile bugün yaşadığımız problem ve çekişmeleri işte bu çerçevede değerlendirmek lazım!

Emin Pazarcı/Akşam

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir