Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 19, 2024

Vietnam’ın Yerli ve Milli Otomobili: Dışa Açılma Politikasından Kendine Yetme Çabasına mı?

Milli ama Yerli Değil: Birçok Amerikan ürünü için olduğu gibi, milli ama yerli değil seçeneği vardı: Bir Vietnam şirketi arabaları, sözgelimi, Türkiye’deki fabrikalarında üretebilirdi.

Yerli ama Milli Değil: Ürünü Vietnam sınırları içinde yabancı bir şirket üretebilirdi – ki bunun örnekleri bolca var. Misal, birçok Samsung ürünü, artık köken ülke Güney Kore yerine Vietnam’da üretiliyor. Ürünler Güney Kore’ye gitmeden, Vietnam’da üretildiği gibi, doğrudan Vietnamlı tüketiciye sunuluyor.

Ne Yerli Ne Milli: Buna örnek ise dışarıdan getirilen yabancı ürünler olacaktır.

Bir ürünün milliliği, ayrıca emekçilerinin ve işvereninin ülke yurttaşları olup olmadığıyla da ilişkilidir. Aşağıda göreceğimiz gibi, milli arabanın arkasında olan şirketin sahibi, Vietnamlı bir zengin; çalışanları da çoğunlukla Vietnamlı.

Vietnam’ın milli arabası, üretenlerinin uyruğu anlamında da Vietnamlı. Üretimin daha geniş ufkunda, sermaye ve teknoloji başta olmak üzere üretim girdilerinin milli olması da bir diğer boyut.

Milli Burjuvazi

Bir de sömürgecilik döneminde, ‘milli’ sözünün aldığı ek bir anlam var – ki bunu sömürgecilere karşı ulusal kurtuluş mücadelesi verip bağımsız olmuş Vietnam gibi ülkelerde daha çok görüyoruz. ‘Milli burjuvazi’ gibi bir kavram ileri sürülür. Bunlar, yerli ya da yabancı olsun, sömürgecilik yanlısı zenginlerin karşısında, memleketlerini ölümüne seven, kendini feda etmek derecesinde seven, zarar da etseler, canlarından mallarından da olsalar memleket çıkarlarını şirket çıkarlarının üstünde tutan burjuvalardır. Bunlar aslında, sömürgecilik döneminde yerli halk devletinin maddi olanaksızlıklar nedeniyle yapamadıkları ekonomik atılımları ülkeleri adına ve için yaparlar.

Bu anlamda da Vietnam arabasının ardındaki isim, bir ‘milli burjuva’dır. Sömürgecilere karşı cephelerde çarpışmış bir aileden gelmektedir. Yaşı itibarıyla kendisi bizzat savaşın bir parçası olmamakla birlikte, Vietnam hükümetinin savaş sonrasında ülkenin savaş yaralarını sarıp kalkınması için büyük bir umutla bilim ve teknolojiye yönlendirip yetişmek üzere burslu olarak yurtdışına gönderdiği üstün zekalı gençlerden biridir. Memleketine derinden bağlı bir girişimci olarak yetişmiştir. Bu noktada, yeri gelmişken bu ‘milli burjuva’nın yaşamına bir göz atalım:

Yerlici ve Millicinin Yaşam Öyküsü

Vietnam’ın milli otomobilinin arkasındaki isim olan ülkenin en zengini Pham Nhat Vuong (Vietnamca yazılışıyla ‘Phm Nht Vượng’ ve okunuşuyla ‘Fam Nıyat Vıng’), hava savunmacı bir baba ile seyyar satıcı (çay satıcısı) bir annenin oğlu olarak 1968’de savaşın tam da orta yerinde, sık sık Amerikan bombalarıyla yerle bir edilen Kuzey Vietnam’ın Haiphong (Vietnamca okunuşuyla ‘Hayfam’) limanında doğar. Bu kent, Vietnam direniş savaşında kilit rolde olmuştur, önce Fransız ordusu ve sonra Amerikan ordusu tarafından sık sık bombalanmıştır. Küçük Vuong, savaştan hemen sonra ailesiyle başkent Hanoi’ya göçer ve orada saygın bir liseden mezun olur. 1987’de üniversitede madencilik ve yerbilim okumaya başlar ve matematikteki üstün başarısı nedeniyle burslu öğrenci olarak eğitimini devam ettirmek üzere Moskova’ya gönderilir. 1992’de mezun olduğunda Sovyetler Birliği dağılmıştır ve dünya sosyalistleri ve elbette Vietnam, şaşkınlık içinde başka dostlar ve başka bir model arayışına girişir. Bu arada genç Vuong, lise aşkıyla evlenir. Bu evlilik hâlâ sürmektedir.

Sovyetlerden Ukrayna’ya, Oradan Vietnam’a

Üniversite sonrasında, borç parayla Ukrayna’da bir Vietnam lokantası açar. Buradan hazır erişte işine yönelir. Hazır erişte özellikle Doğu Asya’da çok yaygın bir üründür. Türkiye’de de yavaş yavaş satışa çıkarılan bu hazır erişte, pakette küçük soslarla birlikte satılır; evde kaynar su eklenip üstü kapatılıp 10-15 dakika bekletilerek yenecek kıvama gelir. Bizdeki çorbalar gibi binbir çeşidi vardır. İşte genç Vuong bu erişte işine girer. Oradan da erişte işine benzer bir işe, hazır kuru yemek işine geçer. Bu işi öyle büyütür ki sonunda şirketini 2009 gibi yakın bir tarihte yüklü bir rakama Nestle’ye satar. Böylelikle yavaş yavaş memleketi Vietnam’da büyük emlak projelerine başlar; 2009’da ise memleketine temelli döner.

Vietnam’daki ilk projeleri büyük şehirlerdedir, sonra diğer kentlerde de genişler. Çeşitli birleşme ve satın almalar ile kısa sürede Vietnam’ın ilk dolar milyarderi ve en zengini olur. Bugün Bay Vuong’ın şirketi olan Vingroup’un AVM’lerini, apartmanlarını, villalarını, hastanelerini, okullarını, lüks otellerini, bakkal zincirleri ile süpermarketlerini vb. her büyük şehirde mutlaka görüyoruz.

Vingroup hızla büyüyor ve daha önce girmediği pazarlara da büyük bir hızla girip iyice tekelleşiyor. Bay Vuong, tam da Vietnam hükümetinin istediği profilde bir ‘milli burjuva’ olduğu için kendisine kolaylıklar gösteriliyor. Diğer bir deyişle yetenekli bir insan olduğu kuşkusuz ama arkasında hükümet desteği olmasa bu kadar büyümesi olanaksız olacaktı.

Şehrin Estetiğiyle Oynayanlar

Buraya kadar Bay Vuong’ı ve şirketini fazlasıyla olumlu andık; oysa bir de madalyonun öteki yüzü var: Kimileri, şirketin bir kara para aklama makinesi gibi çalıştığını ileri sürüyor. Bir de işin kentsel dönüşüm boyutu var.

Kentin estetiğiyle oynayan çeşitli projelerin imzası Vingroup’a ait. Hanoi’daki bir sinematekin AVM yapılmak üzere kapatılmasının arkasında da aynı şirket var. Bu davranış, Hanoi’da özellikle eğitimli kesimlerde tepkilere yol açmıştı.

Başka bir örnekte de başka şirketlere verilmeyen, şehrin (Ho Çi Min Şehri) göbeğindeki kamu mülkü yeşil alan, Vingroup’a veriliyor. Öte yandan, şirketle ilgili iddialar, bunun ötesinde çok da görünür değil. Milli ve yerli bir şirket olarak yabancı girişimlerin yerini alması, Vietnam hükümetince olumlu karşılanıyor.

Köken Ülke Etkisi

Vingroup bir aile şirketi. Vietnam’ın en zenginleri listesinde, Bay Vuong’a ek olarak, eşi ve baldızı da var. Vingroup çok kısa sürede, yerli ve milli bir lüks marka olarak Vietnamlı tüketicilerin belleklerine kazındı ve ‘köken ülke etkisi’ olarak adlandırılan olguya savaş açtı. Bu etki şuna karşılık gelir: Tüketici, ürünleri, genellikle üretildiği ülkeye bakarak değerlendirir. Örneğin, bir ürün Amerikan, Japon ya da Alman malıysa yüksek kalitede olduğu düşünülür. Yerli malı daha ucuz olsa da kalitesiz sayılır; yabancı ülke mallarının pahalılığı mazur görünür. Nasılsa, fazla para, yüksek kalite için ödenmektedir.

Savaş döneminde Vietnamlılarda özgüven, kendine inanç ve zafer kazanma umudu çok yüksekti. Fakat savaş sonrasında çeşitli gelişmeler nedeniyle ve savaş görmemiş yeni kuşağın başka etkiler altında büyüyüp ülke nüfusunun çoğunluğu haline gelmesiyle özgüven de yerlerde sürünmeye başladı. Yerli malı aşağılandı, yabancı mallar kalitesiz bile olsa tercih edildi. Buna bir örnek verelim:

Amerika’dan gelme, hap görüntülü birtakım yiyecek destekleri, Vietnam’daki eczanelerde satılıyor ve kapış kapış gidiyor. Aynısının yerli sürümü çok daha ucuz ama tercih edilmiyor. Bu ürünlerin sağlığa yararlı olduğu düşünülüyor. Vietnamlı tüketici, bundan ötesine bakmıyor bile. Oysa ilaçlarla ilgili biraz araştırma yapsa, bunların ilaç olmadığını ve sağlığa yararlarının ise tartışmalı olduğunu kendisi görecek.

Bu Amerikan ürünleri, ilaç değil yiyecek olarak onaylanmış ama ilaçmış gibi yanıltmacalı bir algıyla satışa çıkarılıyor. İşte Bay Vuong, böyle bir ortamda milli bir üretim gerçekleştiriyor. Dolayısıyla yabancı ürün hayranı tüketici çoğunluğuna karşı büyük bir risk alıyor ve başarılı olursa, memleketinin özgüvenini de yükseltmiş olacak.

Milli Telefondan Milli Arabaya

Aslında, milli arabaya geçmeden önce milli telefonu konuşmalıyız. Bay Vuong, milli arabadan kısa bir süre önce sahneye milli bir telefon üretimiyle çıktı; belki de “telefonun milliğiyle arabaya hazırlık yaptı” diyebiliriz. O da riskli bir işti ama arabaya göre daha az zorlu bir adımdı. Belki de arabanın pilot çalışmasıydı.

Vingroup altındaki markalar lüks; o markalarla yerli bir üretim söz konusu olduğunda, olasılıklardan biri, lüks markanın saygınlığının yerli ürüne olumlu bir biçimde aktarımı ise diğeri, bu saygınlığın, yerli niteliğinin vurgulanmasıyla zedelenmesi biçiminde olabilir. Hangisinin geçerli olduğu sorusunu yanıtlamak için henüz erken. İlerleyen dönemde göreceğiz.

Arabaya geçmeden önce son olarak, şu soruyu da sormalı: Bay Vuong’ın bir ‘milli burjuva’ olması neden önemli? Çünkü bu işe, zarar etme pahasına giriyor. Akıllı mantıklı bir kapitalist bunu yapmaz. Öte yandan, ortalama bir kapitalistten çok daha zekiyse bunu yapabilir. Nasıl yapar? Vingroup’a Vietnam hükümeti tarafından sağlanan ayrıcalıklar zaten tek başına paha biçilmez. Bu ayrıcalıklar karşılığında, satış güvencesi olmadan bir üretime girişilip zarar edilmesi yine de devede kulak kalabilir. Şirket o ayrıcalıklardan 10 kazanmışsa, yerli ürün üretimiyle belki 1 kaybetmiş oluyor.

Savaş sonrası Vietnam’da, buna izin verilmez, ‘milli burjuva’ yaratmak yerine, bu ailenin milyar dolarları kamu kaynağı olarak kullanılırdı. Fakat devir, başka bir devir… Sovyetlerin çöküşünden sonra sistem, Vietnam’a giren her bir motosikletten cüzi bir komisyon alma hakkı olan tek bir Vietnamlının villalar alacağı ve bunun yadırganmayacağı biçimde kurgulanmış. Tahmin edersiniz ki bu sınırsız rantla, villalar, yeni villalar doğuruyor, içinde kimsecikler yaşamasa da… Amaç zaten konut sorununu çözmek değil, servet biriktirmek…

Motosiklet Ülkesinde Yerli Araba Satmak

Gelelim VinFast adlı yerli arabaya: Söz konusu olan yalnızca araba değil, elektrikli motosiklet ve bisiklet üretimi de söz konusu. Vietnam’ın motorlu araç pazarında en güçlüler Çin, Japonya ve Güney Kore. Vietnam, savaş sonrasında, düşük gelirli bir ülke olarak, araba sahipliğinde hızlı bir artış beklemiyordu.

Yollar ona göre yapılmamıştı ve öte yandan, yüksek bir lüks vergisi nedeniyle Vietnam’da araba satın almak, yalnızca ayrıcalıklı kesimlere özgü olagelmişti ya da tam tersi: Araba almak, ayrıcalıklı kesimlere özgü sayıldığı için yüksek bir lüks vergisi alınageliyordu ya da ikisi birden…

Vietnam hâlâ dünyada kişi başına en fazla motosiklet düşen ülke. Birçok ailede her bir yetişkin için en az bir motosiklet var. Eskisiydi, hurdasıydı derken, bu rakam iyice artıyor. Motosiklet kullanmayı öğrenme yaşı, ilkokula kadar geri gidiyor. Ergenler arasında motosiklet kullanımı da oldukça yaygın. Aradan geçen yıllarda motorlu araç pazarında şunlar değişti:

Birincisi, arabalar bir statüsü simgesi olarak görülmeye başlandı; artık bisikletli olmak alt sınıfı, motosikletlilik orta sınıfı ve araba sahipliği üst sınıfı temsil eder birer göstergeye dönüştü. Genç kuşak için araba sahibi olmak, ev sahibi olmaktan da öncelikli büyük bir düş-hedef niteliği kazandı. Bunda hem pazarlamacıların hem de Amerikan filmlerinin rolü büyük. Şöyle bir örnek verelim:

Vietnamlı bir genç, uyuşturucu satarken yakalanıyor; polis sorgusunda bunu neden yaptığı sorulduğunda, “araba borcunu ödemek için” diye yanıt veriyor. Diğer bir deyişle araba öylesine şişirilmiş bir düş-hedefe dönüştürülmüş ki onun için uyuşturucu bile satılabiliyor. Böylelikle, VinFast’ın satışa çıktığı Vietnam pazarının birtakım temel parametrelerini sıralamış olduk.

Vietnam’da birçok aile, sınıf atlama özlemiyle ve gerçekten ailesel gereksinimler nedeniyle (özellikle birden fazla çocuk sahibi olduklarında) arabaya gereksinim duyuyor; bunun için de borçla orantısız bir biçimde düşük olan aile bütçesi nedeniyle 10-20 yılda ancak ödeyeceği araba kredisine giriyor.

Ayrıca ülkede toplu taşıma, son zamanlarda olumlu gelişmeler olmakla birlikte hâlâ zayıf. Daha önce bütçe dostu Hint arabası Tata’nın Vietnam’a girmesi söz konusuydu; fakat pratikte bir etkisi olmadı. VinFast, Vietnam’da piyasadaki arabaların çok altında bir rakama satılıyor. Vingroup, büyük risk alır gibi görünse de aslında, ihtiyaç sahibi ve araba satın almaya can atan bir tüketici kesimi hâlihazırda zaten mevcut. İlk parti arabalar, havada bile kapılabilir. Elbette, tüketici, ilk başlarda biraz kuşkulu yaklaşabilir; fakat eş-dost önerisi, fısıltı gazetesi derken, VinFast kısa sürede patlama yapabilir. Milli araba, ilk aşamada iç pazar için düşünülse de ileride, Kamboçya ve Laos gibi Vietnam mallarının yaygın satışta olduğu komşu ülkeler üzerinden bir dışa açılım adımı atabilir.

İstersek Olur, İstemezsek Olmaz

Aslında yerli ve milli bir otomobil üretmenin önünde hiçbir zorluk bulunmuyor. Tek gerekli olan, yerli ve milli bir üretim yanlısı bir hükümetin desteğiyle, risk alıp gerekirse zarar etse de yine de memlekete hizmet etmede istekli ‘milli’ bir burjuvazinin ısrarı. Murat’a, Şahin’e, Anadol’a hâlâ gülünüyor; oysa daha iyisini yapmanın önünde hiçbir engel yok. Hangi parti ve siyasetten olunursa olunsun, artık ideolojik ve kutuplaştırıcı davranışların bırakılması gerekiyor.

Türkiye’den çok daha küçük bir ekonomiye sahip, 3 milyon insanın yitip gittiği 30 yıllık savaşın ve 100 yıllık sömürgeciliğin yaralarını hâlâ tümüyle saramamış bir ülke bile bunu yapabiliyorsa, Türkiye’de biz şapkayı önümüze koyup düşünmeliyiz. Yok, eğer birbirimize düşü(rülü)p dışa bağımlı olarak yaşamak bizim kendi tercihimizse, önce kendimizi değiştirmeliyiz. Biz tercihlerimizi değiştirip de kendi içimizdeki çeşitliliğe ve farklı düşüncelere saygı duyup birleşirsek yerli ve milli araba da yaparız, uzay mekiği de…

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir