Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cumartesi, Nisan 20, 2024

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin Ziyareti

Türkiye-ABD geriliminin tırmandığı bir dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’i ziyaret etti. Japonya’da gerçekleşen G20 Zirvesi’nin hemen ardından bir araya gelen iki lider, Ankara-Pekin hattındaki ekonomik ve siyasi ilişkileri ele aldı. Ekonomik ilişkilerin ön plana çıktığı temaslarda küresel konular da masaya yatırıldı.

Bu gelişmeler ışığında Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin’e gerçekleştirdiği ziyaretin ne anlama geldiğini değerlendirmek üzere alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

Prof. Dr. Sencer İMER (ANKASAM Başdanışmanı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın G20 Zirvesi’nin hemen akabinde gerçekleştirmiş olduğu Çin ziyaretinin oldukça önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sencer İmer, “Çin, Türkiye için önemli bir ticari ortaktır. Bunun yanında Çin, siyasi açıdan da önem taşımaktadır. Türkiye, Kuşak-Yol Projesi’nin orta koridorunda yer almaktadır. Dolayısıyla Çin’in, söz konusu proje kapsamında Türkiye’ye birçok yatırım yapması gündemdedir. Keza Türkiye’nin de bu yatırımlara ihtiyacı vardır. Gerçekleştirilen ikili görüşmenin başlıca meselesinin, ekonomik ilişkiler bağlamında Kuşak-Yol Projesi olduğu söylenebilir.” ifadelerini kullandı.

Çin ile olan dış ticaretin 25 milyar dolar olduğunu, fakat söz konusu ticaretin iki ülke arasında dengeli bir şekilde meydana gelmediğini belirten İmer, “Türkiye’nin Çin’e olan ihracatını artırarak ticaretine denge getirmesi gerekmektedir. Ayrıca Çin’in, Kuşak-Yol Projesi kapsamında yapacağı üretim yatırımlarının ülkemizde gerçekleşmesi ve ülkemiz üzerinden dışarıya satılması da bu noktada büyük önem taşıyacaktır. Çünkü Türkiye’nin en önemli problemlerinden birisi dış ticaret açığıdır. Türkiye, dış ticaret açığını kapatmak zorundadır. Eğer bu açığı kapatabilirsek dolara olan ihtiyacımız azalacak ve Türk Lirası’nın değeri artacaktır.” yorumunu yaptı.

Sözlerinin devamında İmer, “Doğu Türkistan bölgesinde insanlara karşı yapılan muamele dünya basınında geniş yer bulmuştu. Hatta fırsattan istifade eden Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Ankara-Pekin hattındaki ilişkileri bozmak için bu meseleyi koz olarak kullanmaya çalışmıştı. Uygur Türkleri, Türkiye-Çin arasında bir köprü görevi görmektedir. Buradaki insanlara, insan hakları ve kültürel ve dini haklar çerçevesinde gereken ehemmiyetin gösterilmesi lazımdır. İki ülke arasında sorun yaratan bu meselenin bir an önce çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Gerçekleşen ikili görüşmede Uygur Türkleri meselesi de masaya yatırılmıştır.” şeklinde değerlendirdi.

Günümüzde tek kutuplu sistemin yerini çok kutuplu sisteme bıraktığını söyleyen İmer, yeni dünya düzeninde sadece ABD’nin değil Çin’in de merkez haline geldiğini belirtti. Son olarak İmer, “ABD ve Çin kendi bölgelerinde ve uluslararası arenada söz sahibi olurken, Türkiye de kendi bölgesinde güçlü bir aktör olarak ön plana çıkmak ve ‘uluslararası arenada ben de varım’ deme ihtiyacını hissetmiştir. Türkiye, kendi ulusal çıkarlarını korumak için Çin’le olan ilişkilerini geliştirmek zorundadır. Bu, her iki ülke açısından da son derece önemlidir. Kuşak-Yol Projesi ise bu durumun en somut örneğidir.” değerlendirmesini yaptı.

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA (İstanbul Aydın Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)

Türkiye ve Çin arasında 2010 yılında imzalanan Stratejik İşbirliği Anlaşması’nın, iki ülke arasındaki ilişkilerin önünü açtığını belirten Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca, “Son yıllarda iki liderin sık sık bir araya geldiği görülmektedir. Türk-Çin ilişkilerine bakıldığında en önemli faktör ekonomi olarak öne çıkmaktadır. Bunun sebebi, Çin’in dış politika davranışlarını etkileyen en önemli unsurun ekonomi olmasıdır.” dedi.

Son iki senedir Türkiye’nin en fazla dış ticaret açığı verdiği ülkenin Çin olduğunu ifade eden Karaca, “Söz konusu açığın nasıl kapatılabileceği sorusuna gelindiğinde bir çözümsüzlük içerisinde olduğumuz görülmektedir. Çünkü iki ülkenin ürettiği mallar birbirinin benzeri yani ikamesidir. Çin’e mal satılarak dış ticaret açığı sorununun çözümü mümkün değildir. Burada atılacak en önemli adım, Çin’den doğrudan yatırım çekmek olacaktır. Çin’in ülkemizde yatırım yapmasının önünü açmamız gerekmektedir.” diye konuştu.

Doğu Türkistan’daki insanlık dramına da değinen Karaca, “Doğu Türkistan’da yalnızca Uygur Türkleri bulunmamaktadır; bölge içerisinde Kazaklar, Türkmenler ve Özbekler de yer almaktadır. Türkiye’nin ABD ve Avrupa ile olan ilişkileri, Rusya ve Çin ile olan ilişkilerini de etkilemektedir. Türkiye’nin ABD ile ilişkilerindeki dengesizlik, Rusya ve Çin’e yaklaşmasındaki temel nedeni oluşturmaktadır. Bu süreçte Çin’in devasa ekonomisi Türkiye için iştah kabartıcı bir rol oynamaktadır. Türkiye’nin amacı bu pazardan yararlanmaktır. Fakat Doğu Türkistan meselesindeki siyasi söylemler, Çin’in Doğu Türkistan’a yönelik politikasında geri adım atmaması ve Çin tarafından lanse edilen Cumhurbaşkanı’nın Sincan bölgesinde insanların mutlu yaşadığına yönelik açıklaması, ikili ilişkilerde güven duygusunun olmadığının açık bir göstergesidir. Karşılıklı güven duygusu sadece ekonomik ve siyasi ilişkiler üzerinden yürümemektedir. Halkların birbirini algılamasına bakıldığında güven duygusunun hangi boyutta olduğu daha net anlaşılmaktadır. Halklar birbirine güven duymuyorsa er ya da geç bir kriz patlak verecektir.” değerlendirmesinde bulundu.

Dr. Ozan ARSLAN (İzmir Ekonomi Üniversitesi-Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler)

İki liderin haziran ayı içerisinde Tacikistan’da da bir görüşme gerçekleştirdiğini hatırlatan Dr. Ozan Arslan, “Oldukça kısa aralıklarla, önce Japonya’da düzenlenen G20 Zirvesi’nde daha sonrasında ise özel olarak Pekin’de bir araya gelindi. Türkiye’nin bu görüşmeyle dış politikasında vermek istediği mesaj, küresel aktörlerle işbirliği olasılıklarının ve kabiliyetlerinin olabileceğidir. Suriye’deki iç savaşın dönüştüğü durum, ABD’nin YPG/PYD gruplarına verdiği destek ve Rusya’dan alınması gündemde olan S-400 füzeleri sebebiyle Ankara-Washington ilişkileri bir süredir gergin durumdadır. Diğer yandan Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler sebebiyle Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkileri de son dönemde zorlu bir süreçten geçmektedir. Bu görüşme, Türkiye’nin çeşitli küresel aktörlerle ilişki fırsatlarını açık tuttuğu mesajının verilmesi açısından önem arz etmektedir.” şeklinde değerlendirdi.

Son yıllarda Türkiye-Çin ilişkilerinde önemli ekonomik gelişmelerin olduğunu belirten Arslan, “2014 yılından itibaren Çin’in iki büyük devlet bankası Türkiye’de şube açtı. Bu ise Çin firmalarının yatırım amacıyla Türkiye’ye gelmesi açısından önemli bir sinyaldi. Fakat bu tip adımların artırılması ve devamlılığının sağlanması da önemlidir.” dedi.

Son günlerde Batı’yla ilişkilerin istenildiği gibi olmamasından dolayı Doğu’yla ilişkilerin ön plana çıkarıldığını belirten Arslan, “Çin ve diğer Asya Pasifik ülkeleriyle gerçekleştirilen temaslar Batı’yla olan ilişkileri tamamen ikame etme amaçlı bir yaklaşım değildir. Ancak işbirliği modellerinin çeşitlendirilmesi ve çok boyutlu politikanın ön planda tutulması, gerçekleşen görüşmelerde görülmektedir.” ifadelerini kullandı.

Türkiye ile ABD arasındaki gerginlikten dolayı Çin’in Batı’nın bir alternatifi olmayacağını söyleyen Arslan, “Türkiye’nin gerek coğrafi konumu gerekse son 1000 yıldır dış politika tercihi sebebiyle Batılı ülkelerle ilişkilere büyük bir önemin verilmesi, dış politikamızdaki önemli mihenk taşıdır. Dolayısıyla Türkiye’nin bir yandan NATO içerisinde ittifak üyesi olarak kalması diğer yandan da farklı bölgesel ve küresel aktörlerle ilişkilerini geliştirmesi bir ihtiyaçtır. Uluslararası siyasetin yoğun olduğu bir dönemde gerçekleşen bu ziyaret, tarafların birbirlerinin niyetlerini ve konulara yaklaşımlarını anlaması noktasında son derece önemli olmuştur.” yorumunu yaptı.

Ediz Ekinci (Birleşmiş Milletler Eski Askeri Danışmanı)

Ediz Ekinci konuya dair yaptığı değerlendirmede, “Cumhurbaşkanı’nın G20 Zirvesi sonrası Çin’e gerçekleştirmiş olduğu resmi ziyaret, Türkiye’nin ekonomik, ticari, güvenlik ve askeri alanlarda öne çıkan küresel ve bölgesel ihtiyaçlarına acil ve kısa vadeli çözüm arayışlarının bir parçası olarak görülebilir. Bunun haricinde daha uzun zamana yayılabilecek denge arayışlarını da belirli ölçüde karşılamaya yönelik bir girişim olduğu söylenebilir.” dedi.

Türkiye-Çin ilişkilerine dair detaylı değerlendirmelerin yapılabileceğini ancak asıl olarak üç önemli nokta üzerinde durulmasının konuyu özetlemek açısından temel çerçeveyi çizebileceğini belirten Ekinci, “İlk nokta, küresel düzeyde ABD ile Çin arasında bir hâkimiyet mücadelesi bulunmaktadır. Çin de söz konusu mücadelede tıpkı ABD’nin yaptığı gibi her alanda bölgesel ve küresel ittifaklar kurmaya çalışmaktadır. Bunlarından en önemlisi ise Kuşak-Yol Projesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Proje, Türkiye olmadan kadük kalacaktır.” şeklinde ifade etti.

İkinci noktanın Çin’in, ABD gibi üretim yoluyla büyümekten tüketim yoluyla büyüme politikasına geçiş yapması olduğunu söyleyen Ekinci, “Bu da Türkiye ile Çin arasındaki ticaret dengesizliğini Türkiye lehine çevirebilecek bir durumdur. Üçüncü ve son nokta ise, Türkiye’nin ağır sanayide Çin gibi bir ortağa ihtiyaç duymasıdır. Kısa sürede Güney Kore seviyesine gelebilmemizin kritik adımlarından biri de ülkemizde Çin’le ortaklaşa bir şekilde  demir-çelik üretim kompleksinin kurulmasıdır.” değerlendirmesini yaptı.

Mevcut durumda Türkiye-Çin arasındaki en büyük sorunun, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Türklerin Çin’in baskı ve zorlamalarına maruz kalmaları olduğunu ifade eden Ekinci, “ABD bu konuyu bilinen nedenlerle sürekli canlı tutmaktadır. Diğer yandan Çin’in yarattığı istismara açık durum nedeniyle, kimi Uygur gençlerinin gerek Çin içerisinde gerekse dışında istihbarat servisleri tarafından terörize edilmesi Türkiye’nin söz konusu sorunun çözümü karşısında elini bağlayan bir engel haline gelmektedir.” diye konuştu.

Son olarak Çin’in Türkiye’ye yatırım ve ticaret hacmini artırma karşılığında Türkiye’den Sincan politikasını desteklemesini istediğini belirten Ekinci, Çin’in bu politikasının sürdürülebilir olmadığını ve ikili ilişkileri zora sokabilecek potansiyele sahip olduğunu belirtti. Sözlerinin devamında Ekinci, “Hammadde kaynaklarının kahir ekseriyetini Sincan bölgesinden karşılayan Çin’in, söz konusu bölgenin sahibi toplumu sadece tek taraflı bir dayatma aracı olarak kullanmaması gerekir. Bunun yerine Türkiye ile ilişkilerde, Türkiye’nin de etkin desteğiyle bir işbirliği ve dayanışma unsuru olarak göreceği politikalar geliştirmesi için teşvik edilmesi, Cumhurbaşkanı’nın Global Times’da yazdığı gibi hem Türk rüyası hem de Çin rüyasının gerçekleştirilmesi açısından göz önünde tutulması beklenmelidir.” yorumunda bulundu.

İrfan Sapmaz (Gazeteci-CNN Türk Haber Koordinatörü)

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Japonya’da düzenlenen G20 Zirvesi’nde ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le bir araya gelmesinden sonra Çin’e gerçekleştirmiş olduğu ziyaretin daha önemli bir hal aldığını belirten İrfan Sapmaz, “S-400 hava savunma sistemlerinin alımı gölgesinde ABD’nin Türkiye’ye yönelik olası yaptırımları tartışılırken gerçekleşen Çin görüşmesi, ABD’ye bir mesaj niteliği taşımaktadır. Çin özellikle İslam ülkeleriyle ilişkileri kapsamında Türkiye’ye İslam dünyasının lideri gözüyle bakmaktadır. Bundan dolayı Türkiye üzerinden başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere İslam dünyasıyla ilişkilerini geliştirmeye özen göstermektedir.” dedi.

Son günlerde birçok kişi tarafından dile getirilen eksen kaymasının olmadığını ifade eden Sapmaz, “Bazı gruplar özellikle bu söylemle Türkiye için gerçekten bir eksen kaymasını hedeflemektedir. Böylece Türkiye’yi yalnızlaştırma politikası gütmektedirler. Ancak Türkiye, ABD ve Batılı ülkelerin yanı sıra başta Rusya ve Çin olmak üzere dünyanın diğer süper güçleriyle de yakın ilişkiler kurmak istemektedir. Bu ise ABD’yi ve Batı’yı rahatsız etmektedir. Tüm bunlar değerlendirildiğinde Çin tek başına Türkiye için bir alternatif değil, bir denge unsuru olabilir. Bu açıdan gerçekleştirilen görüşme özellikle Türkiye lehine olumlu bir adımdır.” şeklinde değerlendirdi.

ankasam.org

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir