Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cumartesi, Nisan 20, 2024

Doların ve ABD’nin Tahtı Sallanıyor

Bilindiği gibi kapitalizmin ve Küresel Yeni Dünya Düzeni’nin asıl kurucuları şirketokratlar, iki dünya savaşı çıkararak dünyayı kana buladıktan sonra, 1944 yılında Bretton Woods Para anlaşması ile doları dünya parası olarak kabul ettirdiler. Bu anlaşma ile bir dolar karşılığında 0,888 gram altın olduğu var sayıldı. Katılımcı 48 ülke paralarını dolara göre ayarlama kararı aldılar. Böylece “küresel dövize bağlı” para sistemi ortaya çıkmıştı. Dolara karşı ilk güvensizlik, Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle’nin doların karşılığı olan altınları ABD’den sorgulaması ve Başkan Nixon’ın 1972 yılında doların altın karşılığını kaldırmasıyla başlamıştı. Dünyada güçlünün sözü geçtiği için dolar karşılıksız kağıt paraya dönüştürülmüştü. Son yıllarda ise ABD’NİN cumhuriyetçi başkanı Trump, gerileyen ABD ekonomisini tekrar canlandırmak için piyasa ekonomisi kurallarını hiçe sayarak, kendisiyle ticari ilişkileri olan ülkelere karşı keyfi yaptırımlar, ambargolar uygulaması ve özellikle doları bir silah gibi kullanmasıyla dolara ve ABD’ye olan güveni iyice sarstı.

Bu uygulamalar dünya ülkelerinin dolara ve ABD’ye karşı bazı önlemler almaya itti. 28 Haziran günü gazete haberlerinde Rusya ile Çin arasında karşılıklı ödemelerde dolar yerine ulusal para biriminin kullanılmasını öngören bir anlaşma imzalandığı, İki ülke, ulusal para birimi kullanımını yaygınlaştırarak ABD’nin baskı aracı olarak kullandığı doların etkisini kırmayı hedeflediklerini, ayrıca Moskova yönetiminin, ABD’nin ticari ortaklarına baskı yapmak için dolar silahını kullandığını eleştirerek ülkelerin ticarette ulusal para birimine geçiş yapmaları çağrısında bulunduğunu yazıyordu.1 Rusya, 2018’de ABD yaptırımları karşısında  ABD devlet tahvillerindeki varlıklarının çoğunu altına çevirmişti. Yine başta Çin olmak üzere birçok ülke dolar rezervlerini altına çevirdiği de bir gerçek. Rusya Merkez Bankası, 100 milyar dolarlık rezervini farklı para birimlerine çevirerek, 2018 yılında doların Rus dış rezervlerindeki payını % 43.7’den 21.9’a düşürmüştü. Rusya’nın altın rezervlerini 487.8 milyar dolara yükselterek son 5 yılın en yüksek seviyesine çıkardığı açıklandı. Yine Çin’in bu yıl petrol alımlarında dolar yerine yuanı kullanmayı planladığı bir gerçek ve altın alımları, Aralık 2018’den bu yana 73 tonu aştı. Bu hızla Çin’in altın alımlarının 2019’da 150 tona ulaşması bekleniyor. Dünya Altın Konseyi verilerine göre 2018’de merkez bankalarının altın alımları 651.5 ton ile son 50 yıldaki en yüksek düzeye ulaştı.

Durum Avrupa içinde farklı değil, Almanya’nın önemli bankalarından Commerzbank Baş ekonomisti Jörg Kraemer, yayımladığı raporunda doların dünya para birimi olarak geleceğini değerlendirmelerdi. Doların dünyadaki hakimiyetinin çökmeye başladığını söyleyen Kraemer, bunun ABD dolarını dış pazarlarda cazibesini, 2000 yılı başından beri sürdürülen ABD yaptırım politikalarıyla gerilediğini belirtmiştir. Kraemer, doların geleceği için şunları söylüyor: “Doların dünya rezerv para birimi olma statüsünün sonu mu? Bu, İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan beri birçok kez gündeme getirilen bir sorudur. 1960’ların başlarında, Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, ABD para biriminin özel durumunu bitirmek istedi. Ve 2009’da, Rusya ve Çin’in  başkanları, benzer bir girişimde bulundular, başarılı olamadılar. Ancak doların kriter para statüsü çöküyor.”2

Yine uluslar arası Kredi derecelendirme şirketi Fitch’in analistlerinden James MacCormack, ABD dolarının zaman içinde küresel rezerv para olma statüsünü kaybetme riski altında olduğuna dikkat çekti. MacCormack’a göre doların küresel rolünü olumsuz etkileyen en önemli politikalar ise finansal yaptırımlar ve ticaret savaşları. Her şey aynı kalsa bile korumacı gümrük politikaları ticaretin Amerika’dan uzaklaşmasına neden oluyor. Böylece ticaret yapacak başka ülkeler kendi para birimlerini dolar yerine kullanma fırsatı elde ediyor. Yine ABD’nin 6,300 kişi ve kurumun yanında 20’den fazla ülkeye çeşitli finansal yaptırımlar uygulaması da aslında aynı zamanda doların buralardaki kullanım alanlarını başka para birimlerine bırakması anlamına geliyor. Bu politikalar İran ve Rusya gibi bazı ülkeleri açıkça dolardan uzaklaştırırken; Çin ve Avrupa Birliği gibi daha büyük oyuncular ise kendi para birimlerini rezerv para yapma ve doğrudan daha fazla uluslararası işlemde kullandırma yönünde sürekli ciddi adımlar atıyorlar. Çin kendi para birimi yuan-renminbi’yi 2016’da IMF’in para birimi sepeti SDR’ye dahil etti. Pekin yönetimi 2018’de ise, Şanghay’da devreye soktuğu yuan cinsi petrol futures kontratları ile yuanı emtia ticaretinde bir uluslararası para haline getirmenin yolunu açtı. Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Junker, geçen yıl yaptığı bir konuşmada, “Avrupa enerji ithalatının % 80’inin dolar ile yapılmasının çok saçma” olduğunu söylemişti. Ayrıca Avrupalı yetkililer ABD’nin İran’a karşı uyguladığı yaptırımları aşmanın yollarını da aradı. IMF verilerine göre ülkelerin döviz rezervleri içerisinde doların payı 2001’de % 73 düzeyindeyken, 2018 sonunda bu oran % 62’ye düştü. Dünya Altın Konseyi’nin yayınladığı veriler de, 2008 Krizi’nden bu yana sürekli altın alan merkez bankalarının 2018’de 1971’den beri en yüksek yıllık alımı gerçekleştirdiğini ortaya koydu. ABD, doların altın ile bağını 1971’de koparmıştı.Şimdilik uzun vadede gelecek altının gibi görülmektedir.

Ülkemizde de 2018’da, 169 ülke ile dış ticaretinde milli para kullanılmaya başlandı. Şu an dış ticaretin % 5’lik kısmı milli para ile yapılmaktadır. Geçen yıl Güney Afrika’da yapılan BRICS ülkeleri toplantısında, dış ticarette “milli para” ile ticaretten söz edilerek, Dünya Bankası ve IMF’den ayrı “New Development Bank” adını taşıyan bankanın, üye ülkeler için IMF ve Dünya Bankası görevini görmesi hedef alındı. BRICS ülkeleri dünya ekonomisinin yaklaşık beşte birini oluşturmaktadır. Üye ülkelerin nüfusu dünya nüfusunun yüzde 40’ını yani 2,9 milyar insandan oluşuyor. Bütün bu gelişmelerle, doların ve ABD’nin saltanatının sallamakta olduğu açıkça görülmektedir. Bu gelişmeler derin güçlerin kontrolünde kurularak ABD ile sürdürülen Küresel Para Düzeni’nin çatırdamaya başladığını göstermektedir. Dünyanın Avrupa merkezli ekonomik yapıdan, Asya merkezli yeni bir ekonomik yapıya doğru gittiğini görmekteyiz. ABD ve Avrupa ile süren S-400 ve Doğu Akdeniz gerilimleri ülkemizi de bu yeni oluşuma doğru ister istemez sürüklemektedir. Bu gelişmeler Başkan Erdoğan ve dolayısıyla Türkiye’yi, dolar ve ABD egemenliğine karşı koyan baş aktör durumuna getirmiştir. Ortadoğu’daki Arap yönetimlerinin, ABD ile yan yana hareket etmeleri Müslüman halkları arasında da önümüzdeki dönemlerde birçok sancıya yol açabilecek ve bu durumu iyi yönetebilirsek ülkemiz adına büyük bir sıçrama olabilecek gibi görünmektedir. ABD ve derin güçler dünya hakimiyetini kaptırmamak uğruna büyük kaoslar peşinde olduğu da bir gerçek. Dünyanın geleceği sıcak, sonumuz hayrola.

1-https://www.yeniakit.com.tr/haber/cin-ve-rusya-anlasti-dolarin-belini-kir-818508.html
2-https://businessht.bloomberght.com/guncel/haber/1974498-dolarin-tahti-sallaniyor-mu

3-https://www.sabah.com.tr/apara/haberler/2019/06/10/fitch-dolar-kuresel-rezerv-para-konumunu-kaybedebilir

İlhan Akkurt/anahaberyorum.com

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir