Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 19, 2024

İsmail Kara’nın Gölgelemeye Çalıştığı Olayın Gerçek Yüzü

İsmail Kara, Nihayet dergisinin 53. sayısında (Mayıs 2019) kendisiyle mahallî kültür üzerine yapılan bir söyleşide, Rize Araştırmaları Vakfı (REVAK) ile ilişkisini anlatırken gerçeği söylemiyor ve kamuoyunu yanıltıyor.

İsmail Kara, söz konusu söyleşide “Rize Defteri’nin üç sayısı ve bazı önemli kitaplar, aile tarihleri, ilçe monografileri Dergâh Yayınları’yla müştereken bu kurumda yayınlandı. İyi ve istikrarlı gidiyordu. Nazar değdi herhâlde, araya şeytan girdi ve bu kurumla alakam kalmadı. Rize Defteri ve diğer yayınlar nasıl devam edecek bilmiyorum, sormuyorum. Türkiye’de hep böyle oluyor maalesef.” diyor. Neden o kurumla alâkası kalmadı acaba? İsmail Kara bunu neden söylemiyor? Çünkü Rize Defteri’nin akıbetini soranlara bir şeyler söylemesi gerekiyor. Ama o, gerçeği söylemiyor.

Olayın gerçeği şudur: İsmail Kara, FETÖ ileri geleni ve firarîsi olan ağabeyi Hüseyin Kara’nın bir yazısının fotoğrafıyla birlikte Rize Defteri’nin 3. sayısında yayımlanmasında ısrar eder. Bunun üzerine başlayan gerilim sonucu emekli olduktan sonra vakfa taşıdığı kütüphanesiyle birlikte REVAK’tan uzaklaştırılır. Ağabeyinin söz konusu yazısı ise Rize Defteri’nin 3. sayısında takma adla (D. Hüseyin Baran) ve fotoğrafsız olarak yayımlanır.

Röportajda sözünü ettiği “nazar değdi, araya şeytan girdi” demesini, galiba, evet “FETÖ şeytanı ve ağabeyi Hüseyin girdi” şeklinde okumak gerekir. İsmail Kara, FETÖ ile ilişkisinde hiçbir zaman samimî olmamıştır. Lâfı dolaştırıp durmuştur. 15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsüne hâlâ bugüne kadar “darbe girişimi” demedi, bir “hâdise” deyip geçiştirmeye çalıştı. Bu sebeple İsmail Kara, FETÖ gerçeği ile yüzleşmeden ve ağabeyi Hüseyin Kara ile ilgili bildiklerini kamuoyuyla samimiyetle paylaşmadan inandırıcı olamayacak. Bu söyleşideki gibi olayları gölgeleyerek anlatması onu temize çıkarmayacak.

Din-diyanet-devlet-siyaset ilişkileri ve tarikat/cemaat konularında uzman olduğu söylenen ve bu konularda cilt cilt kitaplar yazan İsmail Kara’nın, FETÖ’nün Müslümanlığa ve bu milletin dinî hayatına verdiği zarara dair söyleyeceği bir çift sözü yok mu? Olması gerekmez mi? Söyledi de biz mi göremedik yoksa? Bu konu uzmanlık alanına girmiyor mu? Evet, İsmail Kara’nın FETÖ konusundaki samimiyetsizliği/muğlaklığı bütün yazıp çizdiklerini esir alıyor. İsmail Kara örneğinde olduğu gibi FETÖ, bir şekilde bütün emekleri zehirlemeye devam ediyor. Kimileri korkusundan, kimileri öz güvensizlikten, kimileri çıkarından, kimileri ilişkilerinden ve kimileri de kuyruk acısından FETÖ’ye karşı samimî olamıyor.

Mustafa Kara’nın kardeşi ve İsmail Kara’nın ağabeyi olan ve Fetullahçı Terör Örgütüne açılan ilk ana davada örgütün tepesindeki isimler arasında yer alan emekli din kültürü ve ahlâk bilgisi öğretmeni Hüseyin Kara’nın, 21 Kasım 2015’te yurt dışına kaçtığı ve Ürdün’de yaşadığı iddia ediliyor.

İlgili Yazı (Nihayet, 53 – Mayıs 2019):

Emre Güneysulu

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir