Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 19, 2024

Bütün Darbeler Soygun İçin Yapılır

28 Şubat ‘darbe’ midir? Evet darbedir. Tanklar sokağa çıkarılmış, dönemin etkili generali pişkin bir gülüşle ‘demokrasiye balans ayarı yapıyoruz’ demiş, milletvekilleri satın alınarak hükümetin parlamento desteği zayıflatılmış, açık tehditle başbakan istifa ettirilmiştir. Ardından entrikayla hükümet kurma görevi seçimlerden üçüncü çıkmış partinin başkanına verilmiş, zor yoluyla suni bir  hükümet kurdurulmuştur. Bu biraz değişik bir darbe olduğundan ‘postmodern’ deniliyor. Yani, yeni nesil.

Ondan sonra neler olmuştur peki? Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinin en büyük soygunlarından birine uğramış, milyarlarca dolar, bankalar aracılığıyla deve edilmiş, bu bankalar devlet bankaları tarafından devir alınmış, ve devlet bankaları bu paraları ‘görev zararı’ olarak yazmış, ardından Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinin en büyük ekonomik bunalımını yaşamıştır.

Buna benzer bir durum 12 Eylül sürecinde yaşanmıştır. 12 Eylül, IMF boyunduruğunun Türkiye’nin boynuna iyice sıkılandığı bir dönemi başlatmış, halk kesimlerinin gelirleri aşırı ölçüde geriletilmiş, örgütlülükleri dağıtılmış hakları ellerinden alınmıştır. 12 Eylül darbesi ile birlikte bütün sivil seçilmişler görevlerinden alınmış, yerlerine muvazzaf ya da emekli subaylar atanmış, bunlar aşırı ölçülerde yolsuzluklar yaparak ceplerini doldurmuş, cunta üyesi hava kuvvetleri komutanı Tahsin Şahinkaya dünyanın en zengin 5 generali arasına girmiştir. 12 Martta da benzer bir yol gidilmiştir.

12 Mart ve 12 Eylül komünizme karşı, 28 Şubat irticaa  karşı yapılmıştır. Daha doğrusu halka böyle söylenmiştir. Yersen.
Ama her üçü de devlet kasasını soymak, halkın emeğine, varına yoğuna el koymak için yapılmıştır. Bu yapılırken gerçekleri söyleme ihtimali olanlara olmadık işkenceler yapılmış, ağızları bantlanmıştır. Bunların benzerini bu gün Mısır’da Sisi yapmaktadır. Halkının emeğini emperyalistlere peşkeş çekmekte, onların önüne attığı kemiklerle kendisi sefa sürmekte, darağacına çektirdiklerini keyifle seyretmektedir.

Eğer Venezuela’da başarılı olsalardı (orada tehlike henüz geçmiş değil) Guaido satılmışı da benzer şeyleri yapacaktı. Nitekim Brezilya’da Dilma Roussef düşürüldükten sonra yerine gelenler böyle yapmaktadır. Daha eskiye gidersek, İran’da Musaddık devrildikten sonra olanlar da bunların benzeridir.

Hal böyle iken bazıları bu darbelerin ‘Atatürk ilke ve inkılaplarının bekası için’ yapıldığını zannedip, inanmasa da o zorbalık ve hırsızlığın bir parçası olduğundan, ya da siyaseten bu haydutluktan faydalanmaya çalıştığından, sanki öyleymiş gibi yutturmaya çalışabilmekte; 15 Temmuz başarılı olamadı diye içten içe kendini yiyip bitirmektedir.
Firuz Türker

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir