Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Salı, Nisan 16, 2024

Arap Birliği’nin Baharla Sınavı

Arap Birliği (League of Arab States), 1945 de kurulmuş bir örgüt. Yapı taşları, büyük ölçüde kendini Arap olarak tanımlayan ülkeler; yapı harcı ise Arap milliyetçiliği. Dil, din ve etnik paydaların dayanışma yaratabileceği düşüncesi ile kurulmuş. Mısır, Suriye, Irak ve Lübnan kurucu ortaklar. – Neşv ü Nema Bulamadan Atılan Genişleme Adımları – Dibine Işık Vermeyen Bir başka Mum – “Bahar”a Alışık Olmayan İklim Koşulları – Şeyh’in Körfezinden Tunus’a Yol Gider mi? … 

Arap Birliği (League of Arab States), 1945 de kurulmuş bir örgüt. Yapı taşları, büyük ölçüde kendini Arap olarak tanımlayan ülkeler; yapı harcı ise Arap milliyetçiliği. Dil, din ve etnik paydaların dayanışma yaratabileceği düşüncesi ile kurulmuş. Mısır, Suriye, Irak ve Lübnan kurucu ortaklar. Diğer 18 ortak, farklı tarihlerde Birlik’e katılmış. Kimi katılımdan sonra birbiri ile birleşmiş, kimi ise bölünerek Birlik’te kalmış. Bazı üyelerin resmi dili Arapça ama onlar aslında Arap bile değil. Onları Arap Birliği’ne eklemleyen nedenlerin başında önce ekonomik ve siyasi çıkar, sonra aynı coğrafi bölgeyi paylaşmanın ayrıcalığı olmuş.

Neşv ü Nema Bulamadan Atılan Genişleme Adımları

Başlangıçta merkezi Kahire’de olan Arap Birliği, önce, 1958’de birleşip, 196’de ayrılan Suriye ve Mısır arasındaki siyasi sürtüşmeler (Birleşik Arap Cumhuriyeti), sonra İsrail, Ürdün, Mısır savaşları ile yıpranmış. Mısır-İsrail barış anlaşması, kurucu ortak Mısır’ın Birlik’ten iskatına neden olunca, bir de hem taşınma, hem de varoluş mücadelesi yaşamış. Lübnan iç savaşı ve Suriye’nin Lübnan’ı işgali, İran-Irak savaşında, Suriye’nin İran’dan yana tavır alması, Suudi Arabistan ve Katar arasındaki bitmek tükenmek bilmez sınır çekişmeleri, Yemen’in ikide bir etnik çatışmaların öksesine takılıp, kendi içinde yaratamadığı birlik nedeni ile aşınmış. Irak’ın Kuveyt’i işgali sonucu patlayan Körfez savaşları, Cezayir ve Fas arasındaki Batı Sahra çekişmeleri, Mısır ve Libya arasındaki ebedi rekabet, nihayet İsrail ile aralarında esen tüm soğuk rüzgârlara rağmen Filistin’e yeterince vermedikleri destek, Arap Birliği’nin neşv ü nema bulmasını engellemiş. Ama genişlemesini durdurmamış. Her biri kendi iç çekişmelerine destek arayan Comoros, Cibuti, Çad, Somali ve Moritanya gibi Afrika ülkelerinin Arap Birliği’ne katılması, Birlik’e güç katmamış. Belki çok fakir ülkelere bölgesel destek kanalı açsa dahi, bu bile ses getirir bir etki yaratamamış. Açıkçası Arap Birliği, bu adı aldığından bu yana gerçek bir birlikten çok, aynen Tahrir meydanındaki göbekte olduğu gibi yol ayırımındaki kaotik kavşak yönetimi tablosu sergilemiş.

Dibine Işık Vermeyen Bir Başka Mum

Bugüne kadar pek az başarıya imza atan Arap Birliği, eğer Avrupa Birliği’ne öykünseydi, belki ortak politikalar, ortak stratejiler, ortak kurum ve kuruluşlar geliştirebilirdi. Ama böyle bir tren katarı hiçbir zaman demiryolu hatlarına yerleştirilemedi. Bugüne kadar kimi Arap Birliği’nin bilgisi ve önerisi ile oluşturulan Arap Demiryolları veya Arap Hava Yolları Birliği gibi kuruluşlar da pek işlev görmedi. Arap Para Fonu (Arab Monetary Fund) kurulup, aynen IMF gibi bir program, hesap birimi (Arab Accounting Dinar-AAD veya Arab Currency Related Units-ARCRU) ve para-kredi mekanizması geliştirmiş olsa bile, bu önemli kuruluş bile, hem gölgede kaldı, hem de Arap Birliği ile ilişkilendirilemedi. Oysa 1970’li ve 1980’li yılların petro- dolar sağanakları ile beslenen bu kuruluş, Türkiye’nin Orta Doğu’ya ekonomik olarak yeniden açılmaya başladığı 1980’li yıllarda beni çok heyecanlandırmıştı.

“Bahar”a Alışık Olmayan İklim Koşulları

Arap Birliği, atalet içinde ve pek de verimli olmadan geçen uzun yıllardan sonra ilk defa Arap Baharı olarak ifade edilen halk ayaklanmalarını takiben koşullara uyum yapma endişesi içine girdi. Bu nedenle birliğin gösterişli dönem toplantılarından mada, en önemli çıkışlarının 2011 ve sonrasına isabet etmesi anlaşılabilir bir gelişme olarak kabul edilmeli. Belki biraz da Batı’nın teşviki ile Libya’da, muhalifleri, Kaddafi yönetimine karşı korumayı hedefleyen “uçuşa kapalı hava sahası ilanı”ndan tutun, Esat rejiminin masum insanlara yönelttiği kanlı hareketin durdurulmasını istemeye, hatta Suriye’nin üyeliğini askıya almaya kadar cesur adımlar attılar. Ama Arap Birliği’nin bir kaç sözlü kınama dışında ne Gazze için, ne de Yemen için önemli işlere imza attığını gördük. Hatta hatta üyelerinin birbirlerine karşı takındıkları hasmane tutumu ve uyguladıkları yaptırımları bile görmezden gelip, hâlâ eksik katılımlı toplantılarla bir birlik var gibi göstermeye çalışıp durdular. Hâlâ da “kalan sağlar bizimdir” havasında, yapamayacakları işleri yapacakmış gibi tavır alıyorlar.

Şeyh’in Körfezinden Tunus’a Yol Gider mi?

Bilindiği gibi 24-25 Şubat tarihlerinde Arap Birliği (AB) ve Avrupa Birliği(AB), Sharm El Sheik’ de (Sharm bilindiği gibi Bedevi Arapçasında körfez anlamına gelmektedir) toplandı. AB ve AB ilk defa böyle bir ortak zirvede bir araya geldi. Yeniden bir dialog kanalı açıldı sayalım. Amaç gayet genel: AB ile AB arasındaki ortaklığı pekiştirmek. Barcelona Akdeniz Ortaklığı ve Euro-Magrib Diolog girişimlerinden bu yana bugüne kadar neredeydiler ki? Aslında hep oradaydılar da niye ortaklığı geliştiremediler diye sormazlar mı adama? Neyse ki bundan sonraki AB-AB zirvesi 2022’de olacakmış. O zamana kadar kim öle kim kala diyelim.

Ama bu ay Arap Birliği AB, bir kez daha toplanacak. Aslında aradan geçen bunca yıla rağmen, coğrafya müsait olsa bile, Arap Birliği üyeleri, Sharm El Sheik’ten Tunus’a uzanan bir otoyol inşa edemediler gitti yazık. Ama 31 Mart 2019’da, Arap Birliği AB, seçim telaşındaki Tunus’ta toplanacak. Bu 30. toplantıları olacak. 70 yılda, 70. değil 30. toplantıları olması konusunu sorgulamayı bir kenara bırakayım, 31 Mart’ta gündem ne olacak? Suriye bu toplantıya resmen katılacak mı? Katılsa da, katılmasa da gündemin asıl konusu Suriye olacak ama nasıl? Arap Birliği Suriye’nin yeniden inşası için hangi adımları atacak? Bu adımlar için kim ne kadar para koyacak? Avrupa Birliği AB, bunca yıl bir ordu kuramadıysa, Arap Birliği AB, uzun bir zamandan beri düşünülen “Arap Orduları” konularını, gündemine alır mı? İşte önümüzdeki 31 Mart’ta ben şahsen bir de bu zirveyi izleyeceğim.

Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU /TASAM

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir