Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Nisan 25, 2024

Taberi Tefsiri Bir Numaralı Kaynaktır

Hedef kitleniz kimlerdir? Alanınız olan tefsir sahasında kendinize örnek aldığınız müfessir var mıdır? Tefsir anlayışınızda geleneğin yeri nedir? Günümüz Müslümanlarının tefsir anlayışındaki temel yanlışlarına değinir misiniz?

Tefsir çalışmamda belli bir hedef kitlem yok, diyebilirim. Yani Kur’an tefsirini yazarken özellikle belli bir kitlenin istek ve beklentilerini karşılamak gibi spesifik bir amaç gözetmediğimi açıkça belirtmeliyim. Tefsir ilmi Kur’an’daki ilk ve aslî manayı tespite yönelik olduğundan, özellikle tarih, rivayet ve dil eksenli bir faaliyettir; hâliyle tefsir alanında telif edilen bir eserin rivayet malzemesinden ve dilbilimsel tahlillerden bağımsız olması söz konusu değildir.

Tefsir faaliyetinin her şeyden çok gelenekteki ilmî müktesebata dayanması gerekir. Bu yüzden, temelde gelenek ve klasik İslâmî kaynaklara dayalı tefsir çalışmamın ilmî bir eser hüviyetinde olmasına azami ihtimam gösteriyorum. Dolayısıyla bu husus dikkate alındığında, her ne kadar belli bir hedef kitlem yok demiş olsam da eserin öncelikle ve özellikle ilim çevresine hitap ettiğini söylemem gerekir.

Erken dönemlerdeki müfessirlerden Taberî ve Câmiu’l-Beyân adlı tefsiri benim için son derece özel ve önemli bir kaynaktır. Hatta diyebilirim ki Taberî’nin tefsiri kaynak eser olması bakımından bir numaradır. Klasik dönemlerde Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ı ile Kurtubî’nin el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân adlı Kur’an tefsirleri de çok değerli kaynaklar arasında yer alır. Son dönemde ise Tunuslu müfessir Muhammed Tâhir İbn Âşûr’un et-Tahrîr ve’t-Tenvîr adlı tefsirine apayrı bir değer veriyorum ve tefsir çalışmamda da bu eseri sürekli el altında tutuyorum. İbn Âşûr’un tefsiri gibi ilmî bir eser ortaya çıksın diye tüm çabamı sarf ediyorum. Cenâb-ı Hak çalışmamı tamamına erdirmeyi nasip eder mi, bilmiyorum. Ama ömür vefa ettikçe, sağlığım elverdikçe elde avuçta kalan tüm enerjimi bu esere harcamak istiyorum.

Günümüz Müslümanlarının tefsir anlayışlarındaki temel yanlışlardan biri, Kur’an’ın Hz. Peygamber ve sahabenin tecrübe ettikleri vasatta ne söylediğini genellikle göz ardı etmeleri, dolayısıyla Kur’an’daki ilk ve aslî manayı dikkate almadan yorum üretmeleridir. Bu yaklaşım, Kur’an mesajını günümüz dünyasına taşıma gayreti açısından bakıldığında, değerlidir; fakat Kur’an’ı hiç konuşmadığı konularda konuşturmak gibi riskler içermesinden dolayı da hayli problemlidir. Tefsirde ilk olarak Kur’an’ın kendi nüzul ortamındaki ilk ve aslî ortaya konulmalıdır. Bu anlamı ortaya çıkarmak tefsir ilminin temel amacıdır. İlk ve aslî anlam pergelin sabit ayağı olarak algılanmalı ve güncel yorumlar bir bakıma röper noktası mesabesindeki bu ilk anlam dikkate alınarak yapılmalıdır.

Daha Fazla

1 Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir