Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Nisan 25, 2024

Suriye’de Öne Çıkan Üç Ana Aktör

ABD Başkanı Donald Trump’ın 19 Aralık’ta açıkladığı “Suriye’den çekilme” kararının bölgeye yönelik etkisi sürerken, herkes yeni bilmeceyi çözme telaşına düştü. Çok sayıda soru var. Bunlardan bazılarını şu şekilde sıralamak mümkün:

– ABD gerçekten çekilecek mi? Çekilecekse neden 60-100 günlük bir çekilme takvimi belirledi? Bu süre normal mi yoksa başka bir planın parçası mı?

-Amerika daha önce ilan ettiği Suriye alanında İran’ı ve Rusya’yı sınırlandırma hedefinden vazgeçti mi?

– Çekilme işlemi sadece resmi görevlileri mi kapsayacak yoksa sivil ve askeri şirketler üzerinden bölgeye gönderilen gayri nizami harp unsurları da bölgeden ayrılacak mı?

– Bu kuvvetler nereye sevk edilecek? İddia edildiği gibi bu sevkiyat Irak’a mı yapılacak?

– Çekilirse, 20 binin üzerinde TIR ve 3 binin üzerinde kargo uçağıyla terör örgütü PKK/YPG’ye getirilen silah, mühimmat, araç, gereç ne olacak? Bunlar toplanacak mı yoksa örgütte kalmaya devam edecek mi?

– Bu karar çerçevesinde Türkiye ile ABD arasında, Suriye konusunda yeni bir yol haritası mı belirlendi?

– Eğer yeni bir yol haritası belirlendiyse, bu haritanın sonuçları Astana Süreci olarak adlandırılan Türkiye-Rusya-İran işbirliğini nasıl etkileyecek? ABD, “Astana’nın fişini çekme” planında başarılı olacak mı? Veya ABD, Rusya, Türkiye birlikte mi hareket edecek?

-Suriye Rejimi bundan sonra nasıl bir siyaset izleyecek?

-PKK/YPG’nin geliştirmesi muhtemel strateji neler olabilir?

-İsrail ve Körfez ülkelerinin tutumu ne yönde gelişecek?

-İran çözüme katkıda bulunabilir mi?

-Avrupa’nın tutumu ne yönde olacak?

-Fransa Suriye’ye yönelik ne düşünüyor ne istiyor?

-İngiltere’nin tutumu ne?

Bakıldığında bu soruların yanıtlarını bulmak hiç de kolay değil.

Bu soruların cevaplanması kolay değildir çünkü sorunlar fazla ve çetrefillidir. Birinde olumlu seyreden bir gelişmenin diğerlerini olumsuz yönde etkileme kabiliyeti bulunmaktadır. Bu nedenle sürecin hem dikkatli, hem ihtiyatlı bir iyimserlikle götürülmesi ve çok taraflı koordine edilmesi gerekmektedir. Sahada sorumluluğu bulunmayan çözüme katkı sağlamayan çok sayıda oyuncunun bulunması da sorunun çözümüne katkı sağlamadığı için problem içinden çıkılmaz hale gelmektedir. “Amerika, Rusya ve Türkiye’nin birlikte hareket edip etmeyeceği” şeklindeki soruya yanıt, çözüm konusunda bize ciddi ipuçları verebilir. Çünkü bu olmazsa Suriye’de Astana ile yaklaşılan çözüm, yeniden daha karmaşık bir duruma bürünebilir. Mevcut fotoğrafta ABD liderliğindeki cephede İngiltere ve Fransa olmak üzere Avrupa, İsrail, Körfez ülkeleri, Mısır, Ürdün vs. bulunmakta. ABD bu cepheyi temsil eden güç olarak öne çıkmakta. Rusya’nın temsil anlamında öncüsü olduğu cephenin diğer kuvvetleri ise Suriye, İran, Çin gözükmekte. Türkiye ise ağırlıklı olarak Suriye muhalefeti ve özellikle Suriye’nin kuzey bölgelerindeki halklar ve Türkiye’deki mültecilerin savunucusu durumunda. Ülkemiz ayrıca Suriye ile 911 kilometrelik sınır hattı ve Fırat’ın doğusundan Türkiye’ye yönelik terör saldırıları nedeniyle Suriye’deki çözüm masasının ana aktörlerden biri durumunda.

Bu nedenlerle Cenevre’deki  toplantılarda bu üç başat ülkenin görüşlerinin çözüme odaklı olarak birbirine yaklaşması halinde bir uzlaşı ile çözüme ulaşılabileceği açık gözükmekte. Bu çerçevede Türkiye’nin Rusya ile 29 Aralık’ta yapacağı üst düzey temaslar da büyük önem taşımakta.

Peki Türkiye, Suriye’de ne istiyor ve hedefliyor? Bunları maddeleyecek olursak;

-Üniter yapıda, toprak bütünlüğünü ve birliğini koruyan,

-Demokratik, insan haklarına saygılı, düşünce ve inanç özgürlüğü çerçevesinde anayasal bir hukuk devleti özelliği kazanan,

-Ülkesinden ayrılmak ve ülke içinde yer değiştirmek zorunda kalan göçmenlerin güvenlikle ilgili kaygılarının giderilerek evlerine yurtlarına geri dönebildiği,

-Teröre ve terör örgütlerine ülkesinde yer vermeyen, faaliyetlerine göz yummayan, barındırmayan bir Suriye.

Bu ilke ve isteklerin başta ABD ve Rusya olmak üzere Avrupa Birliği, İran, Fransa, İngiltere ve diğer ülkeler tarafından da benimsenmesi halinde Suriye sorunu çözümlenebilecektir.

Bir sonraki yazımda diğer güçlerin talepleri ve hedeflerini ele alacağım.

Ceyhun Bozkurt

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir