Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Nisan 25, 2024

Arap Debdebesi

Dünyanın en yüksek cirolu silah ihracatçı ülkeleri BM Güvenlik Konseyi Daimî ülkelerinden oluşurken, dünyanın en yüksek silah ithalatçısı ülkeler arasında 2014 verilerine göre ilk sırayı Suudi Arabistan tutmakta (6,5 milyar dolar) ve dördüncü sırada Birleşik Arap Emirlikleri (2,2 milyar dolar) yer almaktadır (Kaynak: CNN Türk, 24.09.2016).

Lütfi Bergen

Dünya Müslümanlarının siyasal çatısı olan Osmanlı Devleti’nin kültürel birliği, Arabistan Yarımadası’nda 1801’de başlayan Vehhabî isyanı ile kırıldı. Vehhabîler 1803’te Mekke’yi, 1805’te Medine’yi ele geçirdiler. Napolyon’un Mısır’ı işgal etmesi bu isyanı büyütmüştür. Mısır’ın kontrolünü sağlayarak Osmanlı’ya bağlayan Kavalalı Mehmed Ali Paşa ve oğlu Ahmed Tosun, Osmanlı’nın görevlendirmesiyle 1812’de Medine’yi, 1813’te Mekke’yi geri aldı ve Kâbe’nin anahtarlarını İstanbul’a gönderdi. Mısır Valisi, Fransızların gözetiminde modernleşme süreçlerini tamamladı. Fransa’ya eğitim için öğrenciler gönderildi. Osmanlı ise 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nı tasfiye etti. Yerine kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediye Ordusu 1828-1829 Rus Savaşı’nda varlık gösteremedi. Mehmed Ali Paşa, Mora isyanında (1827) padişaha yardım karşılığında Mora ve Girit valiliklerini istedi. Bu şartın kabulü üzerine isyanı bastırıp Mora’ya yerleşen Mısır kuvvetlerine karşı sömürgeci ülkeler (İngiltere, Fransa, Rusya) duruma müdahale ettiler. Navarin Olayı denilen bu müdahaleyle Navarin Limanı’ndaki Osmanlı ve Mısır gemileri ani baskın ile yakıldı. Mehmed Ali Paşa, zararlarının tazmini padişahtan istedi, menfi cevap üzerine 1831 yılında isyan etti. Ordusunun başındaki oğlu İbrahim Paşa, Kütahya’ya kadar ulaştı (1833). II. Mahmut bu gelişme üzerine Avrupa’nın baskısıyla Halep, Şam ve Adana’nın İbrahim Paşa’ya verilmesini kabul etmek zorunda kaldı. Anlaşılacağı üzere Osmanlı’nın “Arap sorunu” Batılı ülkelerle savaşının paralelinde ve sömürgeci devletlerin yararına gelişmiştir.

Osmanlı, 1914-1918 yılları arasında da bugün Arap ülkeleri diye bilinen coğrafyada Anadolu’dan sevk ettiği pek çok asker ile savunma savaşı yaptı. Yahya Kemal, Osmanlı’nın bu savaşa girmesini “İttihad-ı İslâm harbine girmemiz İttihad-ı İslâm’dan soğumamızın başlangıcı oldu. Bu çok eski hissimize en müthiş baltayı indiren Mekke Şerifi Hüseyin’in ihaneti oldu (…) Cihat fetvasına (…) İslâm milletlerine gönderdiğimiz beyannamelere fiilen hiçbir icabet görmemek, bilakis İngilizlerin Irak’a ve Rusların Kafkasya’ya ordularla Müslüman asker sevkederek bize karşı dövüştürmeleri bile 1916-1917’ye doğru kimsenin hayretini celb etmiyordu” şeklinde değerlendirir (Beyatlı, 1975: 106).

Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminin üzerinden yüz yıl geçti. Bugün İslâm dünyasının temel problemleri yine aynı bölgede yoğunlaşan karışıklıklardan kaynaklanmaktadır. Müslüman aydınlar “İslâm toplumları ve ülkeleri dünya servetlerini elde etmelidir. Dünya Müslümanlara verilmiştir” yolunda fikir üretmektedir. Allah, Arabistan Yarımadası’na büyük bir zenginliği nasip etmiştir. Nitekim bir ayette “Biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke-i Mükerreme’ye) yerleştirmedik mi?” (28 Kasas 57) buyurulmuştur. Kur’an, Hz. İbrahim ve Hz. Lut’un da “bereketli kılınmış” bir diyara ulaştırıldıklarını anlatmaktadır (21 Enbiyâ 71). Bu vaad Hz. İbrahim’e yapıldığına göre onun oğlu Hz. İsmail’in torunu olan Hz. Peygamber’e inanan bütün müslümanların bölgedeki servet ve nimetlerden istifade hakkı bulunmaktadır.

Osmanlı’nın yıkılışı sonrasında bölge, Arap halklarının siyasal rejimleri tarafından yönetilmekte ve zenginlikler debdebeci bir zümre tarafından israf edilmektedir.

Arap Yarımadası’nda Suudi Arabistan’ın (32,94 milyon), Birleşik Arap Emirlikleri’nin (9,4 milyon), Katar’ın (2,64 milyon), Umman’ın (4,64 milyon), Yemen’in (28, 25 milyon) toplam nüfusu 2017 verileriyle yaklaşık 78 milyon civarındadır. Türkiye’nin nüfusu ise 2017’de yaklaşık 80 milyondur. Bu beş ülke, toplamda 3 milyon 82 bin km kare yüzölçümüne sahip iken Türkiye’nin yüzölçümü 782.562 km karedir. Suudi Arabistan’ın 2017’de ABD ile yaptığı silah ithali anlaşması 350 milyar dolar büyüklüğündedir. Türkiye’nin 2017’de kabul ettiği 2018 bütçesi 762 milyar TL (dolar kuru 4,5 TL olarak hesaplandığında yaklaşık 169,4 milyar dolar) ve Savunma Bakanlığı’na ayırdığı bütçe payı ise 92 milyar TL’dir (dolar kuru 4,5 TL olarak hesaplandığında yaklaşık 20, 45 milyar dolar).

Dünyanın en yüksek cirolu silah ihracatçı ülkeleri BM Güvenlik Konseyi Daimî ülkelerinden oluşurken, dünyanın en yüksek silah ithalatçısı ülkeler arasında 2014 verilerine göre ilk sırayı Suudi Arabistan tutmakta (6,5 milyar dolar) ve dördüncü sırada Birleşik Arap Emirlikleri (2,2 milyar dolar) yer almaktadır (Kaynak: CNN Türk, 24.09.2016).

Bu kıyas, Arap ülkelerine ilahi olarak verilen petrol, maden, Hacc-turizm gelirlerinin büyüklüğünü ve nereye harcandığını ortaya koymaktadır. Ancak söz konusu zenginlikler Arap ülkeleri için bir musibete dönüşmüş görünmektedir. Halkın çalışmadan para kazanmasının neticesi olarak Arap debdebeciliği büyük bir israf kültürüyle birlikte tezahür etmekte, bu coğrafyada “barış-selâm yurdu” vasfı ortaya çıkmamaktadır.

Arap toplumları her yıl Hacc farizasında hacıların kestikleri kurbanları alacak fakir bulamamaktadır. Geçmişte Mısır ülkesinde Hz. Yusuf’un kıtlık çeken ülkelere tevzi ettiği buğday örneği kurban etlerinin dağıtılması bakımından işletilemediğinden israf edilmektedir.

Arap gençleri Batı’nın en pahalı otomobillerini satın almakta, onları altınla kaplatarak Avrupa kentlerinde gösteriş tüketimlerini teşhir etmektedir.

Arap düğünlerinden birinde (Dubai’de) ziyaretçilere ikram edilen pastanın, yaklaşık 2 bin kremadan yapılmış çiçekten oluştuğu, üzerinde bin tane yenilebilir inci bulunduğu, her birinin 200 bin dolar değerinde 5 beyaz elmas ile süslendiği ve maliyetinin 1 milyon dolara ulaştığı ifade edilmektedir. Yine başka bir düğünde yüzlerce davetliye nikâh şekeri yerine iPhone 8 verilmiştir.

Arapların you tube’a yükledikleri görüntülerde metrelerce uzunlukta sofralar kurdukları, pilav üstü deve görüntüleri verdikleri ve yemeklerin hepsini yiyemedikleri izlenmektedir. Arap toplumlarında obez sayısı, ABD’deki obez sayısını geçmektedir.

Söz konusu zenginlik, meta fetişizmi ve israfa karşın, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan’ın Suriyeli göçmen kabul etmediği, Müslüman toplumların acısını paylaşmadığı ifade edilebilecektir.

Petrol zengini Arap ülkeleri, sahip oldukları servetleri Batı’nın küresel iktidarını pekiştirecek şekilde israf etmektedir. İmam Gazali: “Allah insanların bir kısmının servetini çoğalttı, fakat serveti onların başına belâ oldu ve kendisini tehlikelere sürükledi” demektedir. Bugün bütün Müslüman toplumlarda sekülerleşme ve değer yitimi, zenginleşme kaynaklıdır. Ortadoğu petrollerinin asıl sahibi Müslüman toplumlardır. Bu bölgenin serveti Batı’ya akmaktadır. Müslüman aydınlar bu meseleyi artık görmelidir.

  • Beyatlı Yahya Kemal, Tarih Musâhabeleri, İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları, 1975
Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir