Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Mart 29, 2024

Şanghay İşbirliği Örgütü Trump’a Meydan Okudu

1996’da Çin’in girişimi ve öncülüğünde Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından oluşturulan Şanghay Beşlisi Forumu 2001 yılında Özbekistan’ın da katılmasıyla kurumsal bir kimlik kazanarak Şanghay İşbirliği Örgütüne dönüştü. O tarihten itibaren gerek Avrasya coğrafyasında gerekse dünya gündeminde sürekli yerini almıştır.

Haziran ayına Avrasya coğrafyası damgasını vurdu. 9-10 Haziran tarihleri arasında Çin’in bir liman kenti olan Qingdao’da Şanghay İşbirliği Örgütü’nün 18. Liderler Zirvesi toplandı. Oldukça zengin bir gündemi olan zirvede birçok ilk yaşandı. Bu ilklerden bir tanesi altı üyeli örgüt sekiz üye ile ilk toplantısını yapması oldu. Diğeri ise zirve için Çin’de bulunan Putin’e dostluk nişanının verilmesiydi. Çin’de daha önce böyle bir uygulama bulunmuyordu ancak 2015 yılında Xi Jinping’in talimatıyla Çin devletinin çıkarlarına hizmet eden ve dostu olan kişilere dostluk nişanı verilmesine karar verildi. Böylece ilk nişan Çin-Rusya ilişkilerinin kurucusu olarak görülen Putin’e verildi. Törende konuşan Xi Jinping, Putin’in kendisinin ve Çin halkının dostu olduğunu, bunun da en iyi göstergesinin 2000 yılından bu tarafa Çin’i tam 19 kez ziyaret ederek Çin’i en fazla ziyaret eden yabancı devlet başkanı olması olduğunu söyledi.

Zirvenin açılış günü Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olan ülkelerin liderlerine verilen resmi akşam yemeğinde konuşan Xi Jinping, Qingdao zirvesinin Şanghay İşbirliği Örgütü için yeni bir başlangıç noktası olduğunun altını çizdi. Ayrıca zirvenin yapıldığı bu kentin dünyanın yedinci Çin’in de ikinci işlek limanı olduğunu söyleyerek Çin’in dışa açılmasında önemli bir kapı olarak görülen Qingdao’nun Şanghay İşbirliği Örgütü’nün tüm dünyaya açılması için sembolik bir anlamı olduğuna işaret etti.

Bilindiği üzere kuruluşunun on sekizinci yılını kutlayan Şanghay İşbirliği Örgütü, oldukça sancılı bir kuruluş ve gelişme süreci geçirmiştir. Sovyetler Birliği’nin ortadan kalkmasıyla beraber Soğuk Savaş döneminin sona ermesinin ardından Avrasya coğrafyasının en önemli eksikliği, güven artırıcı önlemler mekanizmasının ya da bir başka deyişle bölgesel işbirliğini düzenleyen kurumsal bir yapının olmamasıydı. 1996’da Çin’in girişimi ve öncülüğünde Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından oluşturulan Şanghay Beşlisi Forumu 2001 yılında Özbekistan’ın da katılmasıyla kurumsal bir kimlik kazanarak Şanghay İşbirliği Örgütüne dönüştü. O tarihten itibaren gerek Avrasya coğrafyasında gerekse dünya gündeminde sürekli yerini almıştır.

Örgütün kurulmasının hemen ardından başlayan genişleme-derinleşme tartışmaları günümüze kadar devam etmiştir. Çin en başından beri örgütün sınırlı bir üye ile devam etmesini, genişleme yerine derinleşmeye ağırlık vererek örgütün bölgesel ve küresel etkinliğinin artırılmasını savunmuştur. Rusya her ne kadar Çin’e derinleşme konusunda destek verse de örgütün etkinliğinin artırılmasının yeni üyeler alarak genişleme stratejisiyle sağlanabileceğini savunmuştur. Varşova Paktı gibi bir deneyime sahip olan Rusya, örgütün kimliği konusunda zaman zaman Çin’den ayrılmıştır. Çin daha çok örgütün sivil yapısına vurguda bulunurken, Rusya ise örgütün askeri kimlik kazanmasını da savunmuş hatta kendisinin öncülük ettiği 2002’de kurulan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nü Şanghay İşbirliği Örgütü’nün askeri kanadı yapmak için oldukça çaba sarf etmiştir. Ancak Çin ve öteki üyeler tarafından bu talep olumlu karşılanmamıştır.

Özellikle eski Sovyet cumhuriyetleri olan öteki üyelerin tutumu Rusya’ya geri adım attırmıştır. Bu bağlamda en çok tepki gösteren ve bunu bir Rus yayılmacılığı olarak nitelendiren Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov olmuştur.

Şanghay İşbirliği Örgütü 2005 yılında gözlemci üyeler alarak dikkatleri çekmiş, o dönem örgüt ABD’ye en önemli meydan okumasını yaparak Afganistan’dan askerlerini çekmesi ve üye ülkelerdeki askeri üslerini kapatması konusunda çağrıda bulunmuştur. Bu çağrıdan kısa bir süre sonra Özbekistan Hanabad üssünü kapatmıştır. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün 2005 yılında Astana Zirvesinde ABD’ye meydan okuması tüm dünyada büyük bir heyecan yaratarak yeni Varşova Paktı ve doğunun NATO’su olarak anılmasına neden olmuştur. Bu meydan okuma Şanghay İşbirliği Örgütü’ne ilgiyi artırmış, başta Türkiye olmak üzere birçok ülke Şanghay İşbirliği Örgütüyle ilgilenmeye başlamıştır.

Şanghay İşbirliği Örgütü Qingdao Zirvesi

Qingdao Zirvesinin gündemi oldukça yoğundu. Geçen yılın bilançosu masaya yatırılarak örgütün gelmiş olduğu son nokta incelendi ve gelecek yıl için yapılacak ve izlenecek temel politikalar ve stratejiler belirlendi. Bu çalışmalara göre öne çıkan en önemli başlıklar uyuşturucu ticareti, siber güvenlik ve terörizmle mücadele oldu.

Özellikle terörizmle mücadele konusu oldukça önemliydi. Zira son dönemlerde terörizmle mücadele konusu biraz kâğıt üzerinde kalmış gibi görünüyordu. Bunun nedeni de şiddet eylemlerinin tekrar Ortadoğu bölgesine kaymış olması, özellikle Suriye’nin bir merkez haline gelerek Afganistan’ın yerini almasıydı. Fakat son dönemde özellikle Afganistan’da DAEŞ militanlarının sayıca artması ve ABD’nin Suriye ve Irak’tan DAEŞ militanlarını kısa bir eğitime tabi tuttuktan sonra Afganistan’a getirdiği iddiaları Şanghay İşbirliği Örgütü’nü rahatsız etti. Zira Şanghay İşbirliği Örgütü’nün temel misyonu “terörizm, ayrılıkçılık ve aşırıcılık” olarak tanımladığı “üç şer güç” ile mücadeledir. Açıkçası El Kaide’den sonra DAEŞ’in Afganistan’da yerleşmeye çalışması hem Afganistan için hem de Avrasya coğrafyasına ve Şanghay İşbirliği Örgütü üyelerine büyük bir tehdit oluşturuyordu. Afganistan’ın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne gözlemci üye olması ve örgütle karşılıklı anlaşmaları bulunması Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Afganistan’ın iç güvenliği ile ilgilenmesinin ana nedenidir. Dolaysıyla terörizmle mücadele etme adına Şanghay İşbirliği Örgütü üzerine düşen vazifeyi yapma adına harekete geçmiştir.

Bu bağlamda 23-25 Mayıs tarihleri arasında Şanghay İşbirliği Örgütü’nün terörizmle mücadele etmek için kurduğu Bölgesel Anti Terör yapısı adlı birim Pakistan’da terörle mücadele toplantısı düzenleyerek neler yapılması gerektiğini tartışmıştır. Böyle bir toplantının terörden çok çekmiş ve hala çekmekte olan Pakistan gibi bir ülkede yapılıyor olması ve Şanghay İşbirliği Örgütü Qingdao zirvesinden hemen önce olması dünyanın dikkatinden kaçmamıştır. Trump’ın teröre destek vermekle suçladığı Pakistan’a ABD’nin yaptığı yardımları kesmesi ve adeta Pakistan’ı yalnızlaştırmaya çalışmasına karşılık böyle bir toplantının Pakistan’da yapılmış olması, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün İslamabad’ın arkasında durduğunu göstermektedir. Peki asıl sorun ne? ABD’nin bir zamanlar yakın müttefiki olan Pakistan’a böyle cephe almasının nedeni Pakistan’ın Taliban ile olan ilişkisi mi yoksa milyarlarca dolarlık Çin-Pakistan ekonomik koridoru mu? Bu sorunun cevabı Çin’in Kuşak ve Yol girişiminde saklı.

Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde de gündeme gelen Kuşak ve Yol girişiminin geldiği son nokta masaya yatırılmıştır. Özellikle Çin, Kuşak ve Yol girişiminde Şanghay İşbirliği Örgütüne önemli roller biçmektedir. Avrasya Ekonomik Birliği ve BRICS gibi yapıların da Kuşak ve Yol girişimi içine adapte edilmesi gündeme gelmiştir.

Suriye Sorunu

Zirvede sadece Afganistan veya Avrasya merkezli terör tehditleri gündeme getirilmemiş, özellikle Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler de masaya yatırılmıştır. Bu bağlamda Suriye’deki gelişilmeler hakkında Putin liderlere bilgi vermiştir. Putin, Suriye’de Rusya ve Suriye ortaklığında sürdürülen terörle mücadele konusunda “Suriye’de terörle mücadelede ciddi sonuçlar elde edildi. Rusya, Suriye hükümeti, İran, Türkiye ve Kazakistan’ın da aralarında bulunduğu partnerlerimiz sayesinde ülkedeki terör faaliyetleri önemli oranda yok edildi” şeklinde açıklamada bulunmuştur. Ayrıca uzun zamandan beri Suriye Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olmak istiyor. Rusya bu konuya olumlu bakıyor.

Uygur Sorunu

Çin’in en büyük güvenlik endişelerinin başında Kuşak ve Yol girişimi için en önemli merkez olan Uygur Özerk Bölgesi ve bu bölgedeki Uygurların durumu gelmektedir. Son dönemde bölgede Uygurların yanı sıra Müslüman Kazak ve Kırgızların da gözetim altına alınması, Kazakistan’da ve Kırgızistan’da büyük tepkilere neden olmuştur. Çin’deki Uygurların bir şekilde resmi olmayan yollarla ülkeden kaçarak Suriye’de DAEŞ’e katılması, Pekin’i endişelendirmektedir. Buradaki Uygur militanlarının bir kısmı Afganistan’a bir kısmı da doğrudan illegal yollardan Çin’e tekrar dönmektedir. Çin yönetimi, tıpkı Filistin’de olduğu gibi kendi topraklarında da Uygurlar tarafından bir intifada hareketinin başlamasından korkmaktadır. Bu nedenle Pakistan’ın burada rolü oldukça büyüktür. Zira Uygurların bir kısmı buradaki medreselere devam etmekte, ardından da Afganistan’a geçerek Taliban, El Kaide ve DAEŞ gibi örgütlere katılmaktadır. Geri kalan Uygurlar ise Pakistan’dan Suudi Arabistan’a veya Mısır’a geçerek burada dini eğitimlerine devam etmektedirler. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün temel misyonu olarak belirlenen üç şer güçle mücadele politikasının bir parçası olan ayrılıkçı hareketlerle mücadele kapsamında Pekin yönetimi, ayrılıkçı Uygurlarla mücadeleyi Şanghay İşbirliği Örgütü nezdinde yürütebilmek amacıyla Qingdao zirvesinde bir kez daha gündeme getirmiştir. Ancak Kazakistan, Kırgızistan ve Pakistan’ın Uygurların topyekûn bir şekilde terörist olarak görülmesine bir takım itirazları olmuştur. Aslında bu itiraz da pek yeni değildir. Hemen her Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde ayrılıkçı Uygur hareketleri gündeme gelir, hemen hepsinde de Kazakistan ve Kırgızistan gibi Uygur diasporasının çok fazla yaşadığı sınır ülkeleri üstü kapalı suçlanırdı. Sadece bu iki ülke değil özellikle önceki Çin devlet başkanı Hu Jintao döneminde Türkiye de çok sert bir şekilde eleştirilmişti. Daha birkaç yıl önce Uygurların sahte pasaportlarla Türk vatandaşları tarafından Çin ve Tayland’dan kaçırılması iki ülkeyi karşı karşıya getirmişti. Çin, Suriye’de DAEŞ saflarında savaşan Uygurların Türkiye üzerinden Suriye’ye geçtiklerini söyleyerek üstü kapalı olarak Türk makamlarını bu geçişlere göz yumdukları için eleştirmektedir.

İran’ın Tam Üyeliği Sorunu

Şanghay İşbirliği Örgütü Qingdao zirvesinde diğer bir gündem maddesi de İran’ın tam üyelik durumuydu. Hemen her zirvede gözlemci üye olan İran’ın tam üyeliği gündeme gelmekte, her zaman da bir başka bahara denilerek savuşturulmaktaydı. Fakat 2017’de İran ile birlikte gözlemci üye olan Pakistan ve Hindistan’ın tam üye olmasıyla işler değişti. İran, tam üyelikte ısrarcı. Özellikle son bir yıl içinde İran’a karşı ABD’nin sert tutumu ve 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan çekilmesi, Çin ve Rusya’nın İran ile imzalanan nükleer anlaşmayı desteklemesi ve İran’ın yanında durması işin rengini değiştirmiştir. Buna rağmen bu zirvede de İran’a tam üyelik çıkmamıştır. Bunun sebebi olarak uzun süreden beri tartışılan İran’ın ABD ile yaşadığı gerginlik gösterilmektedir. Şanghay İşbirliği Örgütü İran’ı tam üyeliğe alarak ABD ile yaşamış olduğu sorunları sahiplenmek istemiyor. Bir başka deyişle bu kavgada taraf olmak istemiyor.

Çin ve Rusya ABD’ye Meydan Okudu

Qingdao zirvesinde Xi Jinping önemli bir çağrıda bulunarak Soğuk Savaş söyleminden ve dilinden vaz geçilmesi gerektiğini söyledi. Son bir yıldan beri ABD, gerek Rusya gerekse Çin’e karşı büyük bir meydan okuma içerisine girdi. ABD, Kasım 2017’de yayınladığı yeni Ulusal Güvenlik Stratejisinde Çin’i ve Rusya’yı rakip olarak ilan etti. Yeni bir Soğuk Savaş dönemi olarak yorumlanan bu hamlelerle Trump Rusya’yı, Ukrayna ve Suriye meseleleriyle ve ağır yaptırımlarla sıkıştırmaya; Çin’i ise Tayvan, Güney Çin Denizi ve Kuzey Kore gibi sorunlarla sıkıştırarak ticari bir takım imtiyazlar almaya ve Çin’in süper güç olmasını engellemeye çalışmaktadır. Tüm bu saldırılara karşı Çin ve Rusya, Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde birlik çağrısında bulunarak ABD’ye meydan okumuştur.

Şanghay Ruhu

Zirvede birlik vurgusunda bulunularak güçlü bir şekilde Şanghay ruhuna atıfta bulunuldu. Karşılıklı güven, karşılıklı saygı, karşılıklı çıkar, eşitlik, karşılıklı istişare, kültürel farklılıklara saygı ve ortak kalkınma arzusu şeklinde özetlenebilecek olan Şanghay Ruhu, zirve deklarasyonunda da yer aldı. İlk defa bu zirvede Şanghay ruhu somut bir şekilde ortaya konuldu ve örgütün gelecek yıllara yönelik yol haritasının oluşturulmasında temel parametreler olarak kabul edildi.

Qingdao Deklarasyonu

Qingdao zirvesinde alınan kararlar bir deklarasyon olarak ilan edildi. Özetle bu deklarasyonda şu başlıklar yer alıyordu: Terörizmle, ayrılıkçılık ve aşırıcılıkla mücadele için üç yıllık planın uygulanmasına karar verildi. Bunun yanında uzun vadeli iyi komşuluk, dostluk ve işbirliği anlaşmasının uygulanması konusunda çağrıda bulunuldu. Ayrıca bu zirvede 17 belge kabul edildi. Bu belgelerin içinde Şanghay İşbirliği Örgütü ülkeleri arasında uzun vadeli iyi komşuluk, dostluk ve işbirliği antlaşması ve terörizm, ayrılıkçılık ve aşırıcılık mücadelede 2019-2020 İşbirliği Programını uygulamak üzere 2018-2022 Eylem Planı kabul edildi. Liderler ayrıca 2018-2023 Uyuşturucu Karşıtı Stratejiyi ve bunu uygulamak için bir eylem planını onaylama kararını da imzaladılar. Bunun yanında deklarasyona Kuşak ve Yol Girişiminin dâhil edilmesine Hindistan karşı çıkarak Kuşak ve Yol Girişiminin Qingdao Deklarasyonunda yer almasını engelledi. Zaten Şanghay İşbirliği Örgütü içinde Kuşak ve Yol girişimine katılmayan tek ülke de Hindistan’dı.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir