Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 19, 2024

Türkiye – Ermenistan İlişkileri: Geçmişten Geleceğe Değişen Bir Şey Yok

Türk-Ermeni ilişkilerinin tarihsel sürecine baktığımızda hem 2000’li yıllarda hem de öncesinde Türkiye’nin, bölgede güvenin, refahın ve barışın sağlanması için elinden gelen çabayı sarf ettiğini görebiliriz. Yalnız görülen odur ki Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi ancak Ermenistan’ın normalleşmesiyle mümkün olacaktır.

Türkiye-Ermenistan ilişkileri, Türk dış politikasında, Kafkasya coğrafyasındaki en sorunlu alanı oluşturmaktadır. Sözde soykırım iddiaları, tarihe dayalı sorunlar, Türkiye’nin doğu vilayetlerinin Batı Ermenistan içerisinde gösterilmesi ve Sovyetler sonrası dönemdeki Karabağ Savaşı Ermenistan’ın, Türkiye ile ilişkilerini geliştirmesine engel olmuştur.1

Ermenistan Anayasası’nın 13. maddesinin 2. Paragrafında, devlet armasında Ağrı Dağı’nın yer aldığını görebiliriz. Yine Ermenistan Parlamentosu’nun 23 Ağustos 1990’da kabul ettiği Bağımsızlık Bildirgesinin 11. maddesinde, Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi için ‘’Batı Ermenistan’’ ifadesine yer vermiştir. Ermenistan, çeşitli zamanlarda Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırları çizen 1920 tarihli Gümrü ve 1921 tarihli Kars Antlaşmalarının yürürlükte olmadığı iddialarını dile getirmektedir.2

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin ilk dönemlerine baktığımızda, Ermenistan’ın olumsuz tavırlarına rağmen Türkiye’nin ikili ilişkilerin gelişmesi için çaba harcadığını görmekteyiz. 16 Aralık 1991’de Türkiye, ABD’nin ardından Ermenistan’ı tanıyan ikinci ülke olarak yer almıştır. Tanımadan sonra ise Moskova’daki Türkiye Büyükelçisi Volkan Vural, 1992 Nisan’ında Ermenistan’a yaptığı ziyaret ile ilişkileri başlatmıştır. Türkiye, bağımsızlığının ardından Ermenistan’a kendi toprakları üzerinden insani yardım malzemesi gönderilmesini sağlamıştır. Ayrıca Türkiye, Ermenistan’ı 25 Haziran 1992’de kurulan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na kurucu üye olarak davet etmiştir.3

Türkiye’nin Ermenistan’a yakınlaşma girişimi bununla sınırlı kalmamış, 1992’de Ankara Ermenistan’a 100 bin ton buğday satmış, hemen ardından 1992-1993 kışı boyunca üç yüz milyon kilowatt-saat elektrik enerjisi satılması konusunda bir enerji antlaşması imzalanmıştır. Lakin antlaşma hem Azerbaycan’da hem de Türkiye’de tepki ile karşılanınca iptal edilmiştir. Ermenistan’ın özellikle Hocalı’da yaptığı katliam ve hemen ardından Kelceber bölgesini işgali ile birlikte Türkiye, Ermenistan politikasında değişikliğe gitmiştir. Türkiye, Azeriler ve Ermeniler arasındaki çatışmalarda Azerbaycan tarafını destekleyerek 1993 yılında Ermenistan ile olan sınırını kapatma kararı almıştır. 4

Günümüz itibarıyla Türkiye, Ermenistan ile olan ilişkisini hava koridorunu kapatma, uçak seferlerini iptal etme ve sınırları kapatma şeklinde sınırlandırarak ilişkilerin gelişmesini şu koşullara bağlamıştır:

  1. 1915 olaylarına ilişkin soykırım iddialarının kalkması;
  2. Türkiye’ye yönelik toprak talebinden vazgeçilmesi;
  3. Dağlık Karabağ ve yedi rayonun işgalinin bitmesi ve mültecilerin dönüşü;
  4. Azerbaycan’ın diğer bölgeleri ve Nahçivan koridorunun açılması.5

Türkiye bu koşullara rağmen Ermenistan ile ilişkilerinde devamlı yapıcı olmaya çalışmıştır. Örneğin, 1995’te İstanbul-Erivan arasında uçak seferlerine imkân veren H-50 koridorunun açılmasına izin verilmiştir. Bu koridor hala açıktır. Türkiye diyalog kanallarını BM ve AGİT gibi uluslararası kuruluşlar ile devam ettirmiştir.6 Lakin Ermenistan devleti bu yapıcı tutumuna karşılık Türkiye’yi uluslararası alanda suçlamaya devam etmiştir. Hatta PKK ve ASALA gibi terör örgütlerine destek vermiştir.

2005 yılında Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, dönemin Ermenistan Devlet Başkanı Koçaryan’a bir mektup göndererek, Ermeni ve Türk tarihçileri ile birlikte diğer uzmanlardan oluşacak bir komisyonun (Ortak Tarih Komisyonu) 1915 dönemine ait olayları sadece Ermeni ve Türk değil, üçüncü ülkelere de arşivlerini açarak uluslararası kamuoyuna açıklamaları çağrısı yapmıştır.7 Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerini 2007 yılından itibaren somut adımlar atarak geliştirmeye başlamıştır. 2007 yılının Mart ayında Van Gölündeki Akdamar Kilisesi, Türkiye tarafından restore edilmiş ve açılışa dönemin Ermenistan Kültür Bakan Yardımcısı Gagik Gürciyan başta olmak üzere birçok Ermeni bürokrat katılmıştır. Aynı yıl içerisinde Antalya-Erivan uçak seferleri de başlayarak süreç devam etmiştir.8 Ayrıca on binlerce Ermeni, Türkiye’de kayıt dışı olarak çalışmakta ve gazeteciler, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyası kuruluşları serbestçe iş yapabilmektedir.9 2007 yılının Ağustos ayında başlatılan ve uzun bir süre İsviçre’nin arabuluculuğunda gizlice yürütülen görüşmeler sonucunda, 31 Ağustos 2009 tarihinde Ermenistan ve Türkiye arasında iki protokol parafe edilmiştir. Bu protokollerden ilki, Türkiye-Ermenistan arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasını öngörürken, ikinci protokol ise taraflar arasında somut işbirliği olmasını belirlemektedir. 2008 yılından itibaren taraflar arasında hızlı gelişmeler yaşanmaya başlamıştır. Bunlardan en önemlisi 2008 yılı Eylülünde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dünya ve bölge medyasında geniş yer bulan, “futbol diplomasisi” çerçevesinde Erivan ziyareti olmuştur.10 Protokollerin açıklanmasından sonra Türkiye’de muhalefet tepki göstermiş, aynı zamanda Azerbaycan tarafında da tepki ile karşılanmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 12 Aralık 2013 tarihinde Erivan’a ziyaret gerçekleştirmiştir. Bu ziyarette Davutoğlu’na Yeni Şafak gazetesi yazarı Markar Esayan ve şu anda Fransa vatandaşı olan Samson Özararat ile Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş gibi Ermeni kökenli kişiler eşlik etmiştir.11 Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki bu dönemde diğer bir önemli gelişme ise Ermenistan Dışişleri Bakanı Nalbandyan’ın 28 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın devir-teslim törenine katılarak, Ermenistan yönetiminin tebrik mesajını ve davetini ileten bir mektup sunmasıdır.12

Bütün bu gelişmelere rağmen Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirme çabası, protokollerin Ermenistan tarafından meclisten geri çekilerek rafa kaldırılması ile sonuçlanmıştır. Türkiye’nin tüm çabalarına ve iyi niyetine rağmen bir Amerikan kuruluşu olan Caucasus Reserch Resource Centers (CRRC) tarafından 2015 yılında yapılan bir kamuoyu araştırmasına katılanların yarısı Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasının Ermenistan ulusal güvenliğine zarar vereceğini dile getirmiştir. Ayrıca %82’si Türkiye’ye güvenilmeyeceğini ifade etmiştir.

19 Eylül 2017 yılında Sarkisyan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yaptığı konuşmada da Türkiye’nin kabul edilemez önkoşullar (Dağlık Karabağ) öne sürdüğünü söyleyerek protokollerin geçersizliğini beyan edeceklerini belirtmiştir.

2018 yılına geldiğimizde Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın sözcüsü Vladimir Hakobyan, Ermeni televizyonu Yerkir Media’ya yaptığı açıklamada, “Sarkisyan, Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında Ermeni-Türk protokollerinin iptal edildiğini söyledi” dedi. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tigran Balayan da Twitter’da yaptığı paylaşımda Sarkisyan’ın bu anlaşmaları “geçersiz ilan ettiğini” duyurdu. Protokollerin kaldırılması ile bir normalleşme süreci daha Ermenistan tarafından sonlandırılmış oldu.

Ermenistan’da halk protestolarıyla başlayan süreç sonucunda 8 Mayıs 2018’de parlamentoda yapılan seçimlerde Başbakan seçilerek yönetimin başına gelen muhalefet lideri Nikol Paşinyan, Türkiye’ye ilk mesajını ziyaret ettiği Ermeni işgali altındaki Dağlık Karabağ bölgesindeki Hankendi’nden verdi. Düzenlenen basın toplantısında komşu ülke Türkiye ile ilgili bakış açısı sorulduğunda Paşinyan şu yanıtı verdi:

“Biz Türkiye ile ön şartsız ikili ilişkilerin normalleşmesinden yanayız. Biz herhangi bir ön şart aramıyoruz. Arayan taraf Türkiye. Bu ön şartı da üçüncü bir ülkeyle olan ilişkilerine bağlıyor (Azerbaycan)’’. Bununla birlikte Paşinyan, ‘Ermeni soykırımının’ uluslararası toplum tarafından tanınması için çalışacaklarını belirterek bunun yeni soykırımların önlenmesi için gerekli olduğunu savundu.’’

Ermenistan’daki son gelişmelerin Türkiye’yle ilişkilere etkisini değerlendiren Ermeni uzmanlar, muhalif lider Nikol Paşinyan’ın başbakanlık görevine gelmesinden sonra Ankara’yla ilişkilerin değişmeyeceğini öngörmektedirler.

Türk-Ermeni ilişkilerinin tarihsel sürecine baktığımızda hem 2000’li yıllarda hem de öncesinde Türkiye’nin, bölgede güvenin, refahın ve barışın sağlanması için elinden gelen çabayı sarf ettiğini görebiliriz. Yalnız görülen odur ki Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi ancak Ermenistan’ın normalleşmesiyle mümkün olacaktır. Lakin Ermenistan tarafının duygusal ve irrasyonel bir şekilde politika üretmesi, gelecekte de bir değişim olmayacağını göstermektedir. Hala Ermeni devleti, kendini Türk düşmanlığı üzerinden kurgulamaktadır.

Kaynakça

  • ASLANLI, Aras; Karabağ Sorunu ve Türkiye-Ermenistan İlişkileri, Ankara, Berikan Yayınevi, 2015.
  • ASLANLI, Aras; ‘’Karabağ Sorunu ve Azerbaycan-Türkiye-Ermenistan İlişkileri’’, Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası Avrasya Strateji Dergisi, Cilt 1, No 1, 2012, ss. 175-196.
  • GÖKÇE, Mustafa; ‘’Yukarı Karabağ Sorunu ve Türkiye-Ermenistan İlişkileri Üzerine Bir Değerlendirme’’, Turkish Studies, Volume 6/1, 2011, ss. 1111-1126.
  • İŞERİ Emre, ‘’Türkiye’nin Yeni Dış Politika Etkinliğinin Kafkasya’daki Sınırları: Ermenistan Boyutu’’, Cüneyt Yenigün ve Ertan Efegil (der.), Türkiye’nin Değişen Dış Politikası, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2010, s.247-264.
  • Barış Özdal, ‘’Türkiye-Ermenistan İlişkileri ve Güney Kafkasya’’, Cüneyt Yenigün ve Ertan Efegil (der.), Türkiye’nin Değişen Dış Politikası, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2010, s.303-322
    WAAL, Thomas De; Karabağ: Barış ve Savaş Süreçlerinde Ermenistan ve Azerbaycan, Çev.
  • Didem Sone, İstanbul, Hrant Dink Vakfı, 2014.
  • LÜTEM, Ömer Engin, ‘’Türkiye-Ermenistan ilişkileri’’ AVİM, 2017.

1Emre İşeri, ‘’Türkiye’nin Yeni Dış Politika Etkinliğinin Kafkasya’daki Sınırları: Ermenistan Boyutu’’, Cüneyt Yenigün ve Ertan Efegil (der.), Türkiye’nin Değişen Dış Politikası, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2010, s.247-264.
2Araz Aslanlı, ‘’Karabağ Sorunu ve Azerbaycan-Türkiye-Ermenistan İlişkileri’’, Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluslararası Avrasya Strateji Dergisi, Cilt 1, No 1, 2012, s.179.
3Araz Aslanlı, a.g.m, s.191
4Mustafa Gökçe, ‘’Yukarı Karabağ Sorunu ve Türkiye-Ermenistan İlişkileri Üzerine Bir Değerlendirme’’, Turkish Studies, Volume 6/1, 2011, s.1119-1120.
5Araz Aslanlı, a.g.m, s.193.
6Araz Aslanlı, a.g.m, s.193.
7Araz Aslanlı, a.g.m, s.217-219.
8 Barış Özdal, ‘’Türkiye-Ermenistan İlişkileri ve Güney Kafkasya’’, Cüneyt Yenigün ve Ertan Efegil (der.), Türkiye’nin Değişen Dış Politikası, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2010, s.303-322.
9 Thomas De Waal, Karabağ: Barış ve Savaş Süreçlerinde Ermenistan ve Azerbaycan, s.366.
10 Barış Özdal, ‘’Türkiye-Ermenistan İlişkileri ve Güney Kafkasya’’, s.303-322.
11 Araz Aslanlı, a.g.m, s.232
12 Araz Aslanlı, a.g.m, s.239

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir