Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Salı, Mart 19, 2024

Türkiye’nin Eğitimde Uluslararasılaşma Kapasitesi

Türkiye, eğitimde uluslararasılaşma potansiyeli oldukça yüksek bir ülkedir. Bununla beraber, kendi kentleşmesini tamamlamaya, demokrasisini oturtmaya, ekonomik sürdürülebilirliğini pekiştirmeye, kurumsal kapasitesini artırmaya, bilimde derinleşmeye, bölgesindeki istikrarsızlıkların ortasında kendi istikrar ve düzenini korumaya çalışan başı çok kalabalık bir ülke durumundadır. Bu kalabalıklık içinde eğitimde uluslararasılaşmayı da bu sayılanlardaki başarısıyla doğru orantılı bir biçimde gerçekleştirebilecektir.

“Kerameti kendinden menkul” tanımına en uygun kavram olduğunu düşündüğüm küreselleşmenin en açık görüldüğü alanlardan biri de eğitimdir. Küreselleşme, kerametlerini, kendinden nemalananların ballandıra ballandıra anlatmalarıyla, eğitim sistemlerini de bütün boyutlarıyla kökünden değiştiren bir dönüştürücü güç haline gelmiştir.

Eğitim sistemlerinin, müfredat, öğrenme öğretme süreçleri, öğrenme ortamları, öğrenme araçları, yönetsel yapılanması, öncelikleri ve finansmanı gibi birçok boyutu, küreselleşmenin getirdiği zorunluluklarla yeniden ele alınmaktadır. Ancak bu ivmeyi en çok zorlayan unsur insan hareketliliğidir.

Eğitimde insan hareketliliği, öğrenci hareketliliği kadar öğretim elemanı hareketliliğini de kapsamaktadır. Küresel bir köy haine gelen dünyanın hemen her köşesinden her köşesine öğrenci ve öğretim elemanı hareketliliğinin son yıllardaki yükseliş trendi bütün ülkeleri bu olgu üzerinde daha fazla kafa yormaya itmiştir.

Türkiye yükseköğretimi de bu olguya son on yıldır özellikle vurgu yapmakta, etkili politikalar geliştirmeye çalışmaktadır. Nitekim hiçbir aklı başında ülkenin bu denli derin ekonomik, politik, sosyal ve bilimsel sonuçları olan böylesi bir duruma bigane kalması düşünülemez. “Yükseköğretimde Uluslararasılaşma” başlığı altında yürütülen ve 2018-2022 yılları arasını kapsayan bir strateji belgesi çerçevesinde yürütülen Türkiye’nin yükseköğretimde dışa açılma politikaları, bu yazıda Türkiye’nin eğitim ve bilim kapasitesi, bölgesel etkisi, küresel etkisi, çekicilik politikaları ve yükseköğretimde uluslararasılaşma trendleri bakımından değerlendirilecektir.

Bilim ve Eğitim Kapasitesi

Uluslararası öğrenci hareketliliği kadar öğretim elemanı hareketliliğinin de en belirleyici unsuru, hedef ülkenin bilim kapasitesi olarak kabul edilmektedir. Türkiye kökenli araştırmacıların, bilim insanlarının, üniversitelerin ve diğer sivil ve resmi araştırma kurumlarının oluşturduğu bu kapasite uluslararası sıralamalar yoluyla izlenmekte ve değerlendirilmektedir. Türkiye’nin bilimsel kapasitesinin kabaca, Kuzey Amerika, Batı Avrupa dışında, Japonya, Avustralya, G Kore gibi birkaç Doğu ve Uzakdoğu ülkesinin ardından geldiğini söylemek yanlış bir değerlendirme olmayacaktır. Bununla birlikte eğitim kurumlarımızın öğrenci kapasiteleri, öğrenci/öğretim üyesi oranları vb. fiziksel kapasiteleri de son yıllarda iyileşmekte, bu da Türkiye’nin eğitimde uluslararasılaşma kapasitesini olumlu yönde etkilemektedir. Bu özellikleri ile Türkiye, başka bir ülkede eğitim görmek isteyen bir öğrencinin, bu amaçla yaptığı araştırmada, karşısına çıkabilme olasılığını her geçen yıl artırmaktadır.

Bölgesel ve Küresel Etki

Ülkelerin eğitimde uluslararasılaşma kapasitesini etkileyen bir unsur da söz konusu ülkenin ne düzeyde küresel ve bölgesel bir güç olarak görüldüğüyle ilgilidir. Bölgesel ve küresel bir güç olma potansiyeli, birbirleriyle bağlantılı olsa da politik ve ekonomik etkililik kadar kültürel etkilikle de bağlantılıdır.

Bölgesel ve küresel sorunlarda gündeme gelen, sesi duyulan, sözü dinlenen, görüşü sorulan, atacağı adımları merak edilen bir ülke ister istemez diğer ülkelerdeki tanınırlığını da artıracaktır. Bu da eğitim için yurtdışına gitmek isteyen öğrenci ve öğretim elemanlarının tercihlerini etkileyecek bir unsur olacaktır. Nitekim Türkiye’nin 1980’lerden itibaren gözlenen, 1990’larda sosyalist bloğun dağılması ile artan ve 2000’lerde AB süreci ile ivme kazanan bölgesel ve küresel etkisi, eğitim alanında etkisini göstermiş ve bu dönüm noktalarından itibaren yurtdışından gelen öğrenci sayısında artışlar gözlenmiştir.

Çekicilik

Ülkelerin eğitim/bilim kapasiteleri ve küresel/bölgesel etkileri yüksek olsa da eğitimde sürdürülebilir bir uluslararasılaşma süreci akılcı, esnek, pratik ve çözüm odaklı politikalara ve stratejilere bağlıdır. Zira ilk iki gerekçeden Türkiye’yi tercih etse de geldikten sonra umduğunu bulamayan, zorluklarla karşılaşan ve hayalleri boşa giden öğrenciler/öğretim elemanları, aday öğrencilerin/öğretim elemanlarının ilk referansları olacaktır. Bu durumda Türkiye’nin son yıllarda ağırlık verdiği burs imkânlarını artırmak yanında, öğrencilerin akademik ve sosyal danışmanlık hizmetlerinin, barınma ve yaşama şartlarının, ikamet işlemleri ve yasal süreçlerin niteliğini artıracak akılcı, esnek, hızlı, talebe uygun politikalar geliştirmesi zorunludur.

Üniversitelerin uluslararasılığının etkililiğini ve sürdürülebilirliğini artıracak insan kaynağı ve kurumsal kapasitelerini geliştirecek teşvik edici düzenlemeler gerekmektedir. Bu teşvik ve desteklere ilaveten, Türkiye’nin eğitimde uluslararasılaşma politikalarını yurtdışına taşıyacak tanıtım etkinliklerini artırması; çevrimiçi, kullanıcı dostu tanıtım, destek, danışmanlık ve başvuru kanalları açması ve nitelikli bir biçimde sürdürmesi beklenmektedir

Akımlar

Türkiye’nin eğitimde küresel bir hedef ülke olması sadece kendi durumu ile açıklanabilecek bir durum da değildir. Dünya nüfusunun hareketliliğine –buna eğitim amaçlı hareketliliği de ekleyebiliriz- 19. yüzyıldan itibaren bazı trendlerin etki ettiği gözlenmektedir. Bu trendler eğitim hareketliliğinin amacını, yönünü, kapasitesini ve dünya ölçeğindeki derin sosyal, ekonomik ve politik etkilerini belirleyici olmuştur.

Sömürgecilik dönemlerinden sonra sosyalist devrimler ve iki kutuplu dünya, refah devletinin cazibesi ve kalkınma miti, 20. yüzyılın sonlarına kadar etkisi gösteren trendler olmuştur. 20. yüzyılın sonlarından itibaren en çok konuşulan kavram küreselleşme olsa da hareketliliğin asıl kaynağını yoksullaşma ve zorunlu göçmenlik oluşturmuştur. Nitekim bugün Türkiye’de üç milyonu aşkın Suriyeli mülteci, Dünya genelinde ise 40 milyonu aşkın mülteci bulunmaktadır. Diğer bir trend üretim merkezlerinin değişmesi ve ticaretin yön değiştirmesidir. Dünya üretim merkezleri, iş gücünün daha ucuz olduğu bölgelere kayarken ticaret de kuzey-kuzey ekseninden kuzey-güney ve hatta neredeyse güney-güney eksenine kaymaktadır.

Kapitalizmin çevre ve yaşam kaynaklarına yönelik tehditlerinin her geçen gün daha fazla fark edilmesi, insanları, alternatif yaşam, üretim ve ilişki biçimlerine yönlendirmekte, bu da ana akım hareketlerin yönünü değiştirme potansiyeli taşımaktadır. Türkiye’nin dillendirdiği ve “Dünya 5’ten Büyüktür” sloganıyla bilinen politik tavır da 20. yüzyılın kabullerine ilişkin eleştiri akımının bir yansımasıdır. Bu yeni trendlerin, küresel öğrenci hareketliliğini ne yönde evireceği de ayrıca üzerinde durulması ve analiz edilmesi gereken bir husus olarak karşımızda durmaktadır.

Türkiye’nin Farkı

Bütün bu genel akım ve etkiler yanında Türkiye, Türkçe konuşulan dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olması hasebiyle beş yüz milyona yakın Türk dünyasının; laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Müslüman bir ülke olması hasebiyle iki milyara yakın İslam dünyasının; Osmanlı Devletinin en güçlü varisi olması hasebiyle Balkanlar, Kafkasya, Orta Doğu, Afrika ve İran coğrafyalarının bir şekilde bağ kurabildiği, ilişkilerinde özel bir yer verdiği bir devlettir. Çocuklarını güvenle gönderebileceği bir ülkedir. Kültürüne ve değerlerine kendini yakın bulduğu bir millettir.

Sonuç Olarak

Türkiye, eğitimde uluslararasılaşma potansiyeli oldukça yüksek bir ülkedir. Bununla beraber, kendi kentleşmesini tamamlamaya, demokrasisini oturtmaya, ekonomik sürdürülebilirliğini pekiştirmeye, kurumsal kapasitesini artırmaya, bilimde derinleşmeye, bölgesindeki istikrarsızlıkların ortasında kendi istikrar ve düzenini korumaya çalışan başı çok kalabalık bir ülke durumundadır. Bu kalabalıklık içinde eğitimde uluslararasılaşmayı da bu sayılanlardaki başarısıyla doğru orantılı bir biçimde gerçekleştirebilecektir.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir