Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Mart 28, 2024

Biz su mu yakıyoruz?

Çok garip bir hal aldı Türkiye: Ellerinde bir balta, bindikleri dalı kesiyorlar. “Solcu” olduklarını iddia edip, ABD Bayrağı sallıyorlar. Emperyalistlerden aylık alıp, Türkiye’yi sömürgecilikle suçluyorlar. “Mustafa Kemal’in askeri” olduğunu iddia ederek milletin bağrına hançer saplıyorlar…

Örnek mi istiyorsunuz, o kadar çok ki:

ABD’li patrona çalışan Fatih Portakal çıktı, Fox Tv’de Türkiye’nin petrol ve doğal gaza muhtaç olduğunu söyledi. Evet, herkes gibi biz de muhtacız. Başkaları petrol ve doğalgaz tüketiyor da biz su mu yakıyoruz? İhtiyacımız var, bulmak, almak ve tüketmek zorundayız.

Herkes bunun için çırpınıyor. Çatışmalar ve savaşlar yaşanıyor petrol için. ABD Başkanı Donald Trump, kameraların karşısına çıkıp “Çok seviyorum petrolü” diyor. Güçlü ülkeler, petrol bölgelerine asker yığıyor.

Bunun için çöktüler Akdeniz’e. İkili, üçlü, dörtlü yapılar kurarak, anlaşmalar yaptılar. Bizi karaya hapsedip, doğal kaynaklarımızı gasp etmeye çalıştılar. Bize ait olanların üzerine kurulup sömürmek istediler.

“Hayır” dedik, gerekli tedbirleri aldık. Hakkımızı ve hukukumuzu koruma kararlığını ortaya koyduk. Libya ile bir anlaşma yaptık. Bu anlaşmayı korumak için de askeri tedbirlere başvurduk.

Sen misin bunu yapan?..

Meclis’te direniş gösterdiler.

CHP’li Engin Altay, askerimizi işgalcilerle bir tutup “lejyoner” dedi.

Fatih Portakal da televizyondan atışa geçti. Türkiye’nin hak ve hukukunu koruma kararlılığını, emperyalistlerin sömürgecilik çabaları ile bir tuttu.

Kimse kusura bakmasın, ama…

Emperyalist ülkeler, büyük fonlar ayırıp Türkiye’de lobi faaliyeti yürütseler, bu kadar başarılı olurlardı! Ancak bu ölçüde bir karartma ve çarpıtma operasyonu gerçekleştirebilirlerdi!

***

Bunlar anlamaz, ama millete “emperyalizmin” ve “lejyonerliğin” ne olduğunu anlatmak lazım:

Dün, Çanakkale’ye üşüşenler emperyalistlerdi. Peşlerine de o “lejyoner” dedikleri Hintlileri, Anzakları, Afrikalıları takmışlardı.

Bedeli yüksek olsa da söktük, attık, gönderdik hepsini.

Milli mücadelede bir defa daha karşımıza çıktılar. Avrupalı işgalciler, paylaşmak için Anadolu’ya yığıldılar.

Yine sert kayaya çarptılar.

Ardından, Kıbrıs’ı elimizden almak için harekete geçtiler. “Yapamazsınız, vermeyiz” dedik, 1974’te gittik, oturduk oraya.

Sürekli olarak “lejyonerlerini” çıkardılar karşımıza. PKK’yı Irak’ta konuşlandırdılar. Anadolu’da hendekler kazdırdılar. Suriye’de YPG adıyla Türkiye’ye saldırttılar.

Hallettik ve hallediyoruz onları.

Bugün de Doğu Akdeniz’de dün ne yapmışsak onu yapıyoruz! Libya Tezkeresi de Çanakkale ve Milli Mücadele’nin bir devamı!

***

Ne yapsaydık Libya’da? Teslim bayrağını mı çekseydik? Elimize vurup ekmeğimizi almalarına boyun mu eğseydik? “Gelin sömürün, alıp götürün” mü deseydik? Bizim olanı onlardan para ile almaya rıza mı gösterseydik?

Zillet dönemlerine geri mi dönseydik?

Eğer bu isteniyorsa, açıkça söylensin. Çarpıtmalarla milletin kafası bulandırılmaya çalışılmasın. Aptal değil bu millet, herkes görüyor neyin ne olduğunu.

Ayıp oluyor, hem de çok ayıp!..

Emin Pazarcı/Akşam

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir