Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cumartesi, Nisan 20, 2024

1968 model kafalar

Yıl 1968… İlhan Selçuk, Cumhuriyet Gazetesi’nin Başyazarıydı

İstanbul’a yapılması planlanan ilk Boğaz Köprüsü’ne savaş açtı. Yazılar yazdı, “Milletin parası çar-çur ediliyor” dedi. İstanbul’a yapılacak köprünün felaket olacağını söyledi.

Yapıldı o köprü. Başkaları da izledi.

Hani nerede felaket? Ülke ve millet rahatladı sadece. Tersine, o köprüler yapılmasaydı, milletçe asıl felaketi yaşıyor olurduk bugün.

Ardadan geçen zaman içinde Boğaz gerdanlıklarla süslendi. Denizin altından geçitler yapıldı. Birinci Boğaz Köprüsü’nden daha büyük yatırımların altına imza atıldı. Ama 1968 Model bu kafalar hiç değişmedi.

Hatırlarsınız, Mustafa Sarıgül de 3. Havalimanı yapılırken aynı tavrı takındı. Ne oldu, o da yapıldı. Bugün Türkiye düşmanlarının kıskançlık ve hasetlerine rağmen, hizmet vermeye devam ediyor.

1968 Model kafalar şimdi de “Kanal İstanbul’u yaptırmayız” diyorlar. Üstelik, İlhan Selçuk geçmişte ne demişse, aynı gerekçelerle karşı çıkıyorlar.

Onlara rağmen yapılacak Kanal İstanbul. Göreceksiniz, köprüler ve tüp geçitte olduğu gibi, en çok da onlar kullanıp keyfini sürecek.

***

Birkaç kişiye birkaç rapor yazdırmışlar, sallayıp duruyorlar. “Ya İstanbul, ya kanal” tekerlemesini tekrarlıyorlar:

-Büyük bir felaket olacak İstanbul için bu kanal. Çok büyük…

Belli ki o “raporların” altına imza atanlar da 1968 Model kafalar!

Oysa, 7 üniversite (Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ, Gazi, Başkent, Atılım ve Çankırı) ve 200 akademisyen çalıştı bu proje üzerinde. Tam 33 bilim dalında araştırmalar yapıldı. Kültürel mirastan, omurgasız hayvanların korunmasına kadar her konu titizlikle incelendi. Karşılaşılabilecek bütün olumsuzluklar masaya yatırıldı, gereken tedbirler alındı.

Kısacası, yok bir sıkıntı.

Ama bunlar yine de bağırıyorlar. Çünkü, üzüm yemek değil amaçları, düpedüz bağcı dövmek. Engellemek ve yaptırmamak!

Ama gerçekleşecek bu proje. Dün de bu kafalara teslim olunmadı, bugün de olunmayacak. Türkiye’nin hedefi çağı yakalamak, hatta öne geçmek. 1970’ler ve 1980’ler seviyesinde kalmak değil.

***

Kanal İstanbul için bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim…

Bugün İstanbul Boğazı’ndan yılda ortalama 50 bin gemi geçiyor. Boğazın emniyetli kapasitesi ise sadece 25 bin. Her an bir facia ile karşı karşıya kalabiliriz. Adeta bir bombanın üzerinde oturuyor İstanbullular.

Ayrıca, geçmişten ders almamız lazım. Diğerlerini saymıyorum, sadece bir tanesini hatırlatmak isterim. 1994’te, dünya tarihinin en büyük denizcilik kazasını yaşadık Boğaz’da. M/T Nassia ile M/V Shipbrokar çarpıştı, 6 kişi öldü. Nassia’dan akan petrol tutuştu, 4 günde söndürebildik. Bugün tehlike daha büyük. Çünkü trafik de tonajlar da arttı.

Sırf bu gerçek bile zaruri kılıyor, Kanal İstanbul’u. Ekonomik ve siyasi getirilerini ise hiç saymıyorum.

Ne derlerse desinler, ne kadar büyük gürültü çıkarırlarsa çıkarsınlar, yapılacak bu proje. Onlar bağıracak, biz gerçekleri yüzlerine vuracağız.

Türkiye, 1968 Model kafalara teslim olacak değil elbette.

Çünkü biz, büyük hedefleri bulunan, pek çok alanda dünya ile yarışan ve gelecek için iddiaları olan bir ülkeyiz.

Emin Pazarcı/Akşam

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir