Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 19, 2024

12 Eylül Sorgulansaydı!

Bizim millet olarak en büyük eksiklerimizden birisi, sorgulama kültürümüzün olmayışındandır.

Bu da belki inancımızın gereğidir.

Öyle ya, O Güzel Nebi (sav) “ölülerinizi hayırla yad ediniz” buyurmuş.

Ve biz millet olarak belki de bu hadisin çerçevesinden çıkmamak için, geçmişin sorgulamasını yapmamışız.

Oysa bir devrin sorgulanması, eğer hak etmişlerse, o devire imza atanları hayırla yad etmeye hiç engel değil.

Biz hem o devri sorgularız, hem de o devire imza atanları, dediğim gibi, hak etmişlerse hayırla yad edebiliriz.

Eğer benim anlatmak istediğim çerçevede 12 Eylül dönemini sorgulasaydık, karşımıza şu sorular çıkardı:

Klasik anlamda da olsa 12 Eylülcüler:

Sağcı mı, solcu mu?

İlerici mi, gerici mi?

Türkçü mü, Kürtçü mü?

Dinli mi, dinsiz mi?

12 Eylül sorgulansa ve bu basit sorulara cevap aransaydı ne olurdu biliyor musunuz?

MİT Tırlarıyla başlayan, Gezi Olayları ve 17-25 Aralık yargı darbesiyle devam, 15 Temmuz İşgal Girişimiyle zirveye çıkan FETÖ yapılanmasının ve Rabinoğlu Feto hareketinin ip uçlarına ta o zaman rastlanırdı.

Bu sorgulama elbet 12 Eylül Çetesinin ülkeye hakim olduğu dönemde yapılamazdı.

Fakat 1989’dan itibaren yapılabilirdi…

Sorgulama yapılınca 12 Eylülcülerin sağcı solcu, ilerici gerici, Türkçü Kürtçü, dinli dinsiz ayrımı yapmadan toplumun bütün kesimlerine düşman olduğu anlaşılacaktı.

Bu anlaşılma, dikkatleri 12 Eylül Çetesinin üzerine yoğunlaştıracak ve diline, dinine, meşrebine, mezhebine, ideolojisine bakmaksızın toplumun bütün kesimlerine düşman olan Çetenin önünü açtığı, namertlerin kendi dilleriyle söyleyecek olursak, “Hizmet ve Himmet Hareketi” ya da bizim tanımlamamızla “Yalan ve Talan Düzeni” bütün çıplaklığıyla ortaya çıkacaktı.

Ve FETÖ çetesi bu kadar palazlanmadan; Rabinoğlu Feto bu denli ilahlaşmadan hesaplaşma başlayacak; yalana ve talana dayalı “Takiye Temelli” çok kimliklilerden ve çok kişiliksizlerden oluşan hareketin, devlete bu kadar sızmadan, ensesine binilecek, kafası koparılacaktı ya da kafası ezilecekti.

Bunun en azından üç faydası olacaktı:

1.Devlet yapımız bu denli hırpalanmamış olacak

2.Deccaliyet Fitnesi yuvalarımıza bu denli girmeyecek

3.Feto’yu ilahlaştıran insanımız islam’dan bu kadar uzaklaşmayacaktı.

Şimdi mi?

Ayıkla pirincin taşını!

Seyit Mehmet Şen

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir