Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Mart 28, 2024

İşte Yüzyılın Anlaşması

Bahreyn’de gerçekleştirilen Ortadoğu Barış Konferansı’nda Filistin ve Kudüs sorunlarıyla ilgili bir görüşme gerçekleştirildi. Haber 7 yazarı Taha Dağlı, görüşmenin detaylarıyla ilgili bir yazı kaleme aldı.

rtadoğu’nun kanayan yarası olan Filistin ve Kudüs meselesinde yeni gelişmeler yaşandı.

İşte Taha Dağlı’nın konuyla ilgili yazdığı köşe yazısı:

Bahreyn’de Ortadoğu Barış konferansı vardı.
Yüzyılın anlaşması masaya yatırıldı, Filistinlilere 50 milyar dolar teklif edildi.

Para vaadini bizzat ABD Başkanı Trump’ın damadı ve Ortadoğu danışmanı Jareed Kushner yaptı.

50 milyar dolarlık bir vaat var.
O paranın karşılığında Filistinlilerden, Filistin toprakları isteniyor.
Filistinliler ise “toprağımız parayla satılmaz” diyor.

Lübnan’da dürzi lider Velit Canbolat durumu çok güzel özetledi, “Osmanlı Siyonistlere Filistin’den toprak satmamıştı bakalım bugün Araplar Osmanlının kabul etmediğini, kabul edecekler mi” dedi.

Filistinliler parayı reddetti.
Ama Kushner’in karşısında zaten Filistinli yoktu. Filistinliler boykot ettikleri için toplantıya katılmamışlardı. Kushner’in karşısında Araplar vardı.
Lübnanlı Canbolat da muhtemel o Arapları kast etti.

Yüzyılın anlaşması denilen planın temeli Mayıs 2017’de ABD Başkanı Trump’ın Ortadoğu ziyaretinde, Suudi Arabistan Kralı Selman ve Mısır’daki darbe rejiminin başındaki kişi olan Sisi ile birlikte verdiği küre pozuyla atılmıştı.

Yüz yılın anlaşması ne demek? Onunla başlayalım.
Özetle Filistin topraklarında Filistinli bırakılmaması demek.

Projenin başında ABD ve İsrail ile birlikte BAE, Suudi Arabistan, Bahreyn ve Mısır gibi Arap ülkeleri var.

Detaylar tam olarak açıklanmadı.
Kuvvetle ihtimal iki seçenek sunuluyor.
Filistinliler ya Kudüs ve Batı Şeria’da bölük pörçük kasaba, şehirler arasına sıkıştırılacak veya Kudüs ile Batı Şeria’yı tamamen İsrail’e terk edip, yerine Gazze ile Sina çölünde devlet kuracak.

İlk seçenekte Kudüs’te Abu Dıs mahallesi Filistinlilere öneriliyor.
Batı Şeria’da ise ondan fazla Filistin şehri veya kasabası Filistinlilere kalıyor ama bu şehirlerin aralarında hep İsrail sınırları yer alıyor ve toprak çoğunluğu İsrail’e bırakılıyor.
Birbirinden ayrı toprak parçaları üzerinde kurulu, yaşaması çok zor olan yerlerde bir devletten bahsediliyor.

İkinci seçenekte ise Gazze’yi alın, yanına bir de Sina’dan çöl verelim, size devlet kuralım deniliyor.
Eskiden bu meseleye iki devletli çözüm önerileriyle gelinirdi şimdi ise Filistinlilere “yeni devletli çözüm” diye bir teklif sunuluyor.

Batılılar eskiden beri İsrail-Filistin sorunu der, biz ise ısrarla İsrail sorunu diyoruz çünkü sorun işgal, işgalci ise İsrail.
Şimdi ise Filistin’i tamamen ortadan kaldırıp, Filistin’i bir başka yere taşıyıp, işgali de İsrail sorunu diye bir şeyi de gömüp, meseleyi kökünden çözme yoluna gidiyorlar.

İşte 50 milyar dolar, bunun için vaat ediliyor, 48 şehirlerini, Kudüs’ü, Batı Şeria’yı bırak, çölde devlet kur.

Peki diyelim ki kabul edildi, o 50 milyar dolar ödenecek mi? O para kimin cebinden çıkacak?

Şurası kesin, ABD ile İsrail ellerini ceplerine atmayacak. Parayı Körfez ülkeleri ödeyecek.
Ama o para Filistinlilerin cebine ulaşır mı?

Bir kere süreç içerisinde 50 milyar dolar kırpılacak, rakam rakam düştükçe düşürülecek.
Sonra para İsrail üzerinden Filistin yönetimine verilecek, tabi bu arada da iyice ufalacak, son aşamaya gelse bile Filistinlinin cebine asla girmeyecek.

Eğer Filistin için verilen para sözleri yerine getirilmiş olsaydı bugün Filistinliler açlıkla imtihan ediliyor olmazlardı. Çünkü BM aracılığıyla yıllardır Filistin’e gönderilen mali yardımların akıbeti hep meçhul olmuştur, Filistinliler o parayı bir türlü cüzdanlarında görememişlerdir.

Neticede soru işaretleriyle, imkansızlıklarla dolu bir süreç başlıyor, Filistinliler için.
Ne o asla ödenmeyecek olan para umurlarında ne de topraklarını teslim etmek.
“İsrail zaten yıllardır zorla, katliamla, öldüre öldüre alıyor, alabilirse yine almaya devam etsinler” diyor Filistinliler.

Çünkü her şey kabul edilse de İsrail’in son şartı “Hamas silah bıraksın, direniş sonlansın”.
İşte mesele eninde sonunda zaten burada düğümlenecek.
Hamas kabul etse başka bir direniş örgütü çıkar, örgüt olmasa Filistinliler kendi başlarına canları pahasına da olsa direnişe devam ederler.
Direniş sürdükçe İsrail aynı anda binlerce kişiyi katletse de kafasına yiyeceği bir taşın bırakacağı baş ağrısından yıllarca kurtulamayacak.

Taha Dağlı/Haber7

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir