Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Mart 28, 2024

Aczimizin İtirafı: Dua

“Bana dua ediniz ki duanızı kabul edeyim (Mü’min, 60)” Yüce Kitabımız Kur’ân, dua ile söze başlayıp yine dua ile sözü bitirmiştir. Bunun dışında Yüce Kitabımız Kur’ân’ın pek çok ayetinde dua öğretilir ve talep edilir.

Dua, Allah’ın kuluna ihsanı, şanına yakışanı karşılıksız vermesidir.

Dua, Yaradan ile yaratılan arasındaki doğrudan iletişimin kısa adıdır. O bazen bir davettir, bazen de bir davete icabet.

Dua, karşılıksız sevmenin ve bol keseden vermenin adıdır.

Dua, kulluktur. Kulluk nişanesidir. Dinin özüdür. Rabbinden kuluna çağrıdır. “Bana dua ediniz ki duanızı kabul edeyim (Mü’min, 60)” ilahi hitabının bir gereğidir.

Dua; “Rabbim beni tek başıma bırakma! (Enbiya, 89)” ilahi hitabı gereğince, kulun halini Rabbine arzıdır.

Dua, ilahi bir lütuftur. Her daim Allah’ın kulunun yanında olduğunun göstergesidir.

Dua, Yaradan’a sığınmadır. Yüce Mevlâ’ya yakarıştır. Lisan-ı hâl ile dertleşmedir.

Dua, kimsesizlik girdabından kurtulmadır.

Dua, gönülden geleni samimi bir şekilde istemektir.

Dua, aracısız ve vasıtasız bir şekilde Allah’a teslimiyettir.

Dua, riyâsız ve ridâsız (perdesiz), Rahman ve Rahim olana yakarıştır.

Dua kulun en büyük sermayesi, bitmez tükenmez hazinesidir.

Dua, Cenabı Hakk’ın âlemlere rahmetidir. İnsanı ve kâinatı güldüren şefkatidir. Şiir diliyle söylenecek olursa:

“Terahhumla nazar kılmaz isen mücrimlere ya Rab

Veli ağlar, nebî ağlar, zemîn ü âsuman ağlar”

Dua, “Cenab-ı Hakkın bize şah damarımızdan bile daha yakın olduğunu (Kaf, 16)” hissettiğimiz en özel anımızdır.

Dua, kâinatın sahibine ve onun kaderine ilticadır. En korunaklı sığınaktır.

Dua, kimsesizlikten kurtulmaktır. Allah’tan başkasına minnet etmemektir.

Dua, tedbir ile tevekkülü birleştirerek Allah’tan istemektir.

Dua, başlı başına bir ibadettir.

Dua, günde beş vakit Allah’a boyun eğdiğimiz ibadetin (salat) adıdır.

Dua, zorluklar ya da beklentiler karşısında sabırla ve namazla halimizi Halik-i Zülcelal’e arz ettiğimiz en müstesna durumlardır.

Peygamber efendimiz bir hadisi şeriflerinde “namaz dinin direğidir” buyurmuştur. En önemli ibadet olan namaz içerisinde mutlaka Fatiha suresini okumamız gerekmektedir. Fatiha suresi baştan sona bir duadır.

“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile. Övülmek, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. O, rahman ve rahimdir. Din gününün sahibidir. Allah’ım! Yalnız sana kulluk eder ve sadece senden yardım talep ederiz. Bizi sıratı müstakime eriştir. Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna eriştir bizi. Gazaba uğramışların veya sapkınların yoluna değil. (Amin), (Fatiha, 1-7).”

Kur’ân’ın başlangıç suresi Fatiha, dualar vasıtasıyla bize bir ömür boyu takip etmemiz gereken yolu veciz bir şekilde öğretmektedir. Kur’ân’ın en son sırasında yer alan Felâk ve Nas sureleri de benzer şekilde birer dua niteliğindedir.

“De ki: Ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran rabbe sığınırım. Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlık çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden Allah’a sığınırım, (Felâk, 1-5).”

“De ki: Cinlerden olsun insanlardan olsun, insanların kalplerine vesvese sokan sinsi şeytanın şerrinden insanların rabbine, insanların mâlik ve hâkimine, insanların mâbuduna sığınırım! (Nas, 1-6).”

Pek Çok Ayette Dua Öğretilir ve Talep Edilir

Kısacası Yüce Kitabımız Kur’ân, dua ile söze başlayıp yine dua ile sözü bitirmiştir. Bunun dışında Yüce Kitabımız Kur’ân’ın pek çok ayetinde dua öğretilir ve talep edilir. Kurân’da geçen bazı dua ayetleri şu şekildedir:

“Rabbimiz! Bize dünyada da ahirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru, (Bakara, 201).”

“Ey Rabbimiz! Unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevla’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et, (Bakara, 286).”

“Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen bağışı en çok olansın, (Al-i İmran, 8).”

“Rabbim günlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimdeki tutukluluğu çöz. Ki sözümü anlasınlar, (Taha, 25-28).”

“Rabbim ilmimi artır, (Taha, 114).”

“Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle, (Furkan, 74).”

“Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır, (Mümtehine, 4).”

“Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bulundurma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin, (Haşr, 10).”

Görüldüğü üzere gerek dünyevî gerek uhrevî konularda dua edilir. Dua hem fert hem toplum hem de devlet ve ümmet için edilir. Dua, ümmetlerin düşmanlarını alt ettiği en önemli manevî silahıdır.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Dualarından Bazıları

Hadislerde de pek çok vesile ile Efendimizin yaptığı dualara rastlarız. Ancak Efendimizin yaptığı dualar, kendisinin de Allah’ın bir kulu olması hasebiyle Yüce Yaradan’ı karşısında acizliğini gösteren yakarışlar, tövbeler veya ahlaki talepler olarak karşımıza çıkmaktadır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) dualarından bazıları şu şekildedir:

“Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni affet, (İbn Mace, Dua, 5).”

“Ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım! Kalbimi dininde sabit kıl, (Tirmizi, Daavat, 124).”

“Allah’ım! Zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım, (Nesai, İstiaze, 14).”

“Allah’ım acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, ihtiyarlık düşkünlüğünden ve kabir azabından sana sığınırım. Allah’ım! Bana sana karşı gelmekten sakınma duygusu kazandır. Nefsimi günahlardan arındır, çünkü onu en iyi arındıracak olan sensin. Nefsimin sahibi ve efendisi sensin. Allah’ım! Faydasız bilgiden, ürpermeyen gönülden, doyma bilmeyen nefisten, kabul olmayacak duadan sana sığınırım, (Müslim, Zikir, 73).”

“Allah’ım! Senden senin sevgini ve beni sana yakın kılacak herkesi sevmeyi bana nasip etmeni niyaz ediyorum, (Tirmizi, Daavat, 73).”

Onun için bir Müslümanın dilinden dua hiçbir zaman eksik olmaz.

Bir Mü’mine Beddua Etmek Yakışmaz

İbadetlerin bazıları belli bir vakitle kayıtlıdır. Vaktinde yapılmayan ibadet, sonradan ancak kaza edilebilir. Vakti girmeyen bir ibadet ise zaten ifa edilemez. Ancak dua böyle değildir. Dua, belli bir vakitle kayıtlı olmayan ibadet türüdür. Onun belli bir zamanı ve zemini yoktur. O, her zaman ve zeminde kolaylıkla yerine getirilebilir bir ibadettir.

Bazı ibadetler için abdest ve gusül bir ön şart iken, duada buna da gerek yoktur. Yani bir anlamda kul dua yoluyla günün her anında taleplerini doğrudan Yaradan’ına arz edebilir. Bu nedenle dua, her anımızda rabbimizle kurduğumuz özel bir bağın adıdır. Ayakta iken, yatarken, yürürken, konuşurken, okurken, dinlerken, yerken, yedirirken… dilimizde ve kalbimizde hep dua vardır. Bazen bir şükür, bazen de bir çaresizlik nişanesi olarak.

Cenab-ı Hak bazı kulların duasını özellikle kabul eder. Mazlumun duası, misafirin duası, yolcunun duası, hastanın duası, hocanın öğrencisine duası, annenin ve babanın evladına duası böyledir. Bu gibi kimselerin hayırlı dualarını almak gerekir. Onları incitmekten, kalplerini kırmaktan ve beddualarını almaktan özellikle sakınmak gerekir.

Duaların her ne kadar belli zamanı olmasa da yıl içerisinde devreden mübarek gün ve gecelerde dua etmekten asla geri durmamalıdır. Özellikle Recep, Şaban ve Kur’ân’ın ilk defa indirilmeye başlandığı Ramazan ayı tam bir ibadet ve dua ayıdır desek abartmış olmayız. Müslümanlar birbirinin duasını almaya gayret göstermeli, birbirinin gıyabında da dua etmelidir. Hele de ortak değerimiz olan vatanımız, milletimiz, ümmetimiz ve tüm mukaddesatımız için hayır dualarda bulunmalıyız.

Dua, hayrı istemektir. Duanın zıddı ise bedduadır. Beddua, bir kimsenin şu ya da bu sebepten kötülüğünü istemektir. Gerekçesi ne olursa olsun bir mü’mine kolay kolay beddua etmek yakışmaz. Bununla birlikte açık zulüm ve haksızlıklar karşısında Hz. Peygamber de dahil ümmetin beddua yoluyla şikayetini Allah’a arz ettiğini biliyoruz. O nedenle bir Müslüman olarak bir başkasına haksızlık yaparak neticede o mazlumun bedduasına maruz kalmaktan sakınmalıyız. Yazımızı kültürümüzde yaygın bazı dua ve beddua örnekleri ile bitirelim:

Kültürümüzdeki Bazı Dua Sözleri

Anan, baban nur gölünde yatsın.

Allah ağzınızın tadını bozmasın.

Allah bir yastıkta kocatsın.

Allah birini bin etsin.

Allah dert verip, derman aratmasın.

Allah devlete millete zeval vermesin.

Allah elden ayaktan düşürmesin.

Allah gördüğünden geri koymasın.

Allah Halil İbrahim bereketi versin.

Allah imandan, Kur’ân’dan ayırmasın.

Allah kuru iftiradan esirgesin.

Allah ne muradın varsa versin.

Allah tuttuğunu altın etsin.

Allah yardımcın olsun.

Ellerin dert görmesin.

Ömrün uzun, düğünün güzün olsun.

Su verenlerin çok olsun.

Kültürümüzdeki Bazı Beddua Sözleri

Allah güldürmesin.

Allah iki yakanı bir araya getirmesin.

Allah’ından bulasın.

Boyun posun devrilsin.

Çenen tutulsun.

Emdiğin burnundan gelsin.

Evladından bulasın!

Gidişin olsun da gelişin olmasın.

Gözüne dizine dursun.

Öte dünyada iki elim yakanda olsun.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir