Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Nisan 18, 2024

İttifakları Devam Eder mi?

Türkiye’de siyasi partiler arasındaki “ittifak”, Başkanlık sisteminin amaçlarına hizmet etmiyor. Yeni sistemin rayına oturması için seçim yasası başta olmak üzere, birçok yasada değişiklik yapılması gerekiyor. Seçimlerden sonra Cumhurbaşkanlığını ve Meclis’te çoğunluğu kazanan Cumhur İttifakı ile bu seçimlerde oylarını artıran, yerel seçimlerde de büyük başarı elde eden Millet İttifakı’nın geleceğini herkes merak ediyor.

Önümüzdeki dönemde, 16 Nisan’da “Evet” oyu kullananların Cumhur İttifakı blokunda, “Hayır” oyu kullananların da Millet İttifakı blokunda toplanıp toplanmayacağını, iki cephede toplanan siyasi partilerin tek parti çatısı altında birleşip birleşmeyeceğini göreceğiz. Ancak yeni sistemde siyasi partilerin “ittifaklarının” birleşmeye değil, partilerin daha da artmasına sebebiyet verecek gibi görünüyor.

Son iki seçimde, ittifakların içinde yer alan partilerin tabanı (çoğunluğu), parti yönetimlerinin desteklediği adayları desteklerken, bir kısmı ittifakın adaylarına destek vermedi. Milliyetçi seçmenlerin bir kısmı (Millet İttifakı’nda yer alan) İP’ye, bir kısmı (Cumhur İttifakı’nda yer alan) MHP’ye oy verdi. Önümüzdeki dönemde, Millet İttifakı adaylarına destek vermeyen İP’lilerden MHP’ye, Cumhur İttifakı’na destek vermeyen MHP’lilerden İP’ye geçenler olacaktır. Bundan önceki seçimlerde HDP’ye oy veren muhafazakâr seçmenler AK Parti’ye, sol eğilimli olanlar da CHP’ye oy verdi. İttifakların siyasi kimliği oturuncaya kadar, her iki bloktan diğerine geçişler olacağını gösteriyor.

CHP, sağ seçmenin desteğini alabileceği adaylara yönelirken, partinin “kurucu unsurlarını” da küstürmemeye çalışıyor. CHP’nin başkan adaylarını beğenmeyenler DSP’ye yöneldi. Bu politika, DSP’ye oy akışını devam ettirebilir, (MHP’de olduğu gibi) kopmalar ve yeni parti kurulmasıyla sonuçlanabilir. CHP’li belediye başkanlarının son seçimde kendilerine verilen desteğini korumak için sağ seçmenleri de parti tabanını da memnun etmesi gerekiyor. İcraatlarında tercih yapmak zorunda olan belediyelerin, her iki kesimi memnun etmesi zor görünüyor.

HDP yönetimi “bağımsız” bir görüntü sergilese de 24 Haziran’da Millet İttifakı tarafından desteklendiği, 31 Mart’ta da Millet İttifakı adaylarını desteklediği biliniyor. 31 Mart seçimlerinde Millet İttifakı’na destek veren partiler (HDP dahil), bu ittifakın kazandığı belediyelerde söz sahibi olmak isteyecektir. Türkiye siyasetinde iki zıt kutbu temsil eden İP ve HDP’nin aynı çatı altında kalması zor görünüyor. Söylemler eyleme dönüştükçe, ittifakın bir kanadını mutlu ederken, diğer kanadının tepkisine neden olacaktır. Destek verdiği belediyelerde dışlanırsa HDP’liler, aksi durumda İP’liler, ittifaktan kopacaktır.

AK Parti’ye alternatif olması beklenen İP, 24 Haziran seçimlerinde beklenen başarıyı elde edemediği gibi, yerel seçimlerde de başarılı olamadı. Aynı değerleri benimseyen MHP birçok il ve ilçe belediyesi kazanırken aynı oy oranıyla İP’nin başarısız olması, ittifakın sorgulanmasına yol açtı. Millet İttifakı’na destek veren HDP’nin bu belediyelerdeki etkinlikleri, milliyetçi unsurların İP’den kopmasına ve partinin dağılmasına sebebiyet verebilir. Siyasi tarihimiz, aynı tabandan beslenen birden fazla partinin yaşamasının zor olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki dönemde, MHP ve İP aynı çatı altında bir araya gelmezse, ikisinden biri tasfiye olacak.

Refah Partisi’nin değerlerini sahip çıktığını söyleyen Saadet Partisi’nin, Millet İttifakı içinde yer alması ilginç bir durumdur. Partililer, bu ittifaka itiraz etmediklerine göre, partilerinin aday göstermediği yerlerde Millet İttifakı’na oy verdiklerini kabul etmemiz gerekiyor. SP yöneticilerinin, “AK Parti’nin dip dalgayla sarsılacağı, partiden kopanların SP’ye yöneleceği” beklentisi gerçekleşmedi, AK Parti oylarını korudu, SP sıçrama yapamadı. Seçimlerden sonra partiye tepkiler artmaya başladı. Parti yönetimi, bu baskılara daha fazla dayanamaz. SP’nin, yakın bir tarihte Millet İttifakı ndan çıkması, Cumhur ittifakıyla iş birliği yapmasa bile “tarafsız” kalması muhtemel görünüyor.

Önümüzdeki dönemde, herkesin gözü “Cumhur İttifakı’nın” üzerinde olacak. Her iki partide, çok sayıda kişinin bu ittifaka karşı olduğunu biliyoruz. AK Parti’nin bundan önceki seçimlerde tek başına kazandığı belediyeleri, son yerel seçimde “ittifaka rağmen” kaybetmesi, bu ittifaka karşı olanların elini güçlendirdi. Bu ittifakın mevcut haliyle bundan sonraki seçimleri kazanması zor görünüyor. Bundan sonraki süreçte iki parti arasındaki ihtilaflar çoğalır, ekonomik kriz ve işsizlik devam ederse, Erdoğan bu ittifaka son verebilir.

İttifakın sona ermesi için AK Parti’nin toplumu kucaklayan “yeni politikalar” üretmesi ve bu boşluğu doldurması gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerde gündeme getirdiği “Türkiye İttifakı” sözlerinin bahse konu politika değişikliğinin işareti olup olmadığını zamanla göreceğiz. Ancak AK Parti “özgürlükleri” esas alan “reformcu” kimliğine dönerse, başka partilerle ittifak yapmasına ihtiyacı kalmayacaktır.

Av. Cüneyt Toraman

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir