Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Çarşamba, Nisan 24, 2024

Ataları Da Böyleydi

Yıl 1973, Türkiye’nin nüfusu 37 milyondu ve 16 milyon 798 seçmenimiz vardı. 1977’de nüfusumuz 41 milyonayükseldi. Seçmen sayımız ise 21 milyon 207 bin oldu. Seçmen artışı nüfus artışını solladı.

“Nasıl olur?” demeyin, oldu. Resmi kayıtlar böyle diyor! Dağa taşa “Karaoğlan”, seçmen kütüklerine de mezar taşlarındaki isimlerin yazıldığı günlerdi onlar. İşte bu artış, CHP’nin ve solun sürekli övündüğü tek başarı olan “1977 seçim zaferini!” getirdi. Bugün pek bilinmez, ama eski milletvekillerinden Fethi Acar, o “zaferin” kodlarını daha sonra Ecevit Hükümetinde bakan olan Hasan Esat Işık’a atfen aktarmıştı kamuoyuna:

“Kendisine Ankara’da 14 seçmen kartı çıkarılmış. 13 ayrı sandıkta oy kullandığını anlattı. 14’üncüsüne gitmeye vakit kalmadığını söyledi.”

Bunun üzerine Hindistan’dan boya getirmek zorunda kaldık. Oy kullananların parmakları boyanınca, 1979 ara seçimlerinde CHP çuvalladı. AP, o seçimi 5-0 kazandı.

Şimdi sıkı durun, bir rakam daha vereceğim. Türkiye’nin 1980 darbesinin ardından yaptığı 1983seçiminde ise seçmen sayımız 19 milyon 767 bine düştü. Aradan 6 yıl geçmesine rağmen, seçmen sayımız artmadı, milyonlarca azaldı.

Demek ki neymiş? Tarih tekerrür etmiş! Bir CHP’nin tek seçim zaferi olan 1977’ye bakın, bir de bugünkü tartışmalara. O zaman mezar taşlarındaki isimler seçmen olarak yazılıyor, bir kişiye 14 seçmen kartı çıkarılıyormuş. Bugün ise boş arsalardan, 3 katlı binanın olmayan 4 ve 5. Katlarından seçmen fışkırıyor.

CHP geleneği bu işte!

Madem bu konuya girdik, bir başka hatırlatma daha yapmak lazım. 1977’deki onca madrabazlığa rağmen, CHP iktidar olmak için yeterli sayıyı bulamadı. Bunun üzerine “vekil pazarları” kuruldu. Güneş Motel’deki gizli görüşmeler sonucu AP’den 11 isim ayarlandı. Ecevit, ancak bu şekilde Başbakan olabildi. Ardından pislikler döküldü ortaya. O hükümetin iki bakanı olan Hilmi İşgüzar ve Tuncay Mataracı, Yüce Divan’da yargılanıp hüküm giydi.

Neler yaşanmadı ki? Hazırlanan “soruşturma dosyalarında” Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracı’nın, bakanlığın odacı ve çaycı kadrolarını bile “para karşılığı dağıttığı” ifadeleri yer aldı. Türkiye gümrükleri yolgeçen hanı haline geldi. AP’den milletvekili transferleri yapılarak kurulan o hükümet, toplumsal çürümeye ciddi katkılar yaptı.

Ve bu günlere geldik…

Simdi YSK’ya yapılan itirazlar ile İstanbul ve Ankara’da alınan sonuçları tartışıyoruz. Ankara’da Özhaseki için “yanlış tercih” diyoruz. İstanbul’da da “İmamoğlu faktöründen” söz ediyoruz. Binali Yıldırım’ın o yüzden bekleneni veremediği yorumlarını yapıyoruz.

Tabi bunların tamamı hikâye! Ne faktörü? İşte İstanbul’u saran şaibeler ortada. Ayrıca, Özhasekiyanlış adaydı da Binali Bey de mi öyleydi?

Bence Yıldırım da Özhaseki de elinden geleni yaptı. Her iki isim de tabiri caizse “deve dişi gibi”adaylardı. Geçmişleri, tecrübeleri, başarıları, icraatları rahipleri ile kıyaslanamazdı bile. Ama bu sonuçlar ortaya çıktı. Elbette tartışılmalı sonuçlar. “Ne”, “neden” niçin” sorularına cevap aranmalı.

Ancak bütün bunlarla beraber 1970’li yıllardan beri süregelen CHP zihniyeti de ayrıntılarıyla masaya yatırılmalı. Önümüzde duran en önemli sorun olan “Bu seçmen kütükleri, sandık ve sayım oyunları nasıl önlenecek?” sorusunun cevabını bulmak için kafa yorulmalı. Gerekli düzenlemeler yapılıp, gereken tedbirler alınmalı. Aksi takdirde, bugün İstanbul’da olduğu gibi seçmen ve sandık oyunları ile milli irade ayaklar altına alınır ve ilerideki seçimlerde de hep atı alan Üsküdar’ı geçer gider!

Emin Pazarcı/Akşam

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir