Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Mart 28, 2024

“Yaramaz Çocuk” Sabahattin Ali

Sabahattin Ali… Kürk Mantolu Madonna’nın, Kuyucaklı Yusuf’un, İçimizdeki Şeytan’ın yazarı, toplumcu şair. Bir milletin üzerine kâbus gibi çökmüş olan Tek Parti iktidarının karanlığını yırtmaya yeminli bir hürriyet eri. Sanatın, edebiyatın; dahası insanlığın, hoşgörünün geçerliliği olmayan bir dönemde kalemiyle bir umut yarattı ezilen, köleleştirilen ve kendi öz vatanlarında parya olanlara.

Kır saçları, çocuksu ifadeye sahip yüzü, heyecanlı, fazla konuşkan ve mütecessis tavırlarıyla dikkat çeken biriydi Sabahattin Ali. Aziz Nesin ile beraber Markopaşa’yı çıkardılar. O zamanın en büyük gazetelerinden daha fazla tiraja ulaştılar. Mizah ile eleştiriyorlardı memleketin kanını emenleri. Markopaşa, büyük bir rahatsızlık uyandırmıştı. Daha sonra Mehmet Ali Aybar’ın Zincirli Hürriyet gazetesindeki yazılarıyla devam etti yergilerine. Baskı arttıkça kalemin ucu daha da sivriliyordu. Sırça Köşk ile doruğa ulaştı muhalifliği.

Çevresinden pek çok uyarı aldı, “Biraz daha yumuşak bir dil kullan” diye. Mehmed Kemal de 1940’larda biraz başkaldırmak isteyen sanatçıya, “Bak, Nazım Hikmet’in başına gelenler, sonra senin de başına gelir” diye gözdağı verildiğini yazıyor. Yusuf Turan Günaydın’ın Mehmed Kemal’den aktardığına bakılırsa o yıllarda Sabahattin Ali’ye rejim için “yaramaz çocuk” gözüyle bakılıyordu.

Dönemin muktedirlerinin hakka, hukuka, sanata, sanatçıya, umuda, özgürlüğe –tabii demokrasiye de– tahammülleri yoktu! Bu yüzden de bastırıldı, sindirildi, sürüldü, hapsedildi aydınlar, yazarlar, sanatçılar… Ve yok edildi Sabahattin Ali…

Sabahattin Ali’nin ölümü üzerindeki esrar perdesi bugüne kadar aralanamadı. Onu öldürenler, onu tanıyan hiç kimsenin inanmayacağı bir senaryo ortaya attılar. Buna göre, Sabahattin Ali hapishaneden arkadaşı olan Berber Hasan’a, Bulgaristan’a kaçmak istediğini söyledi. Berber Hasan da Sabahattin Ali’yi daha sonra onu katledecek olan Ali Ertekin ile tanıştırdı. Ali Ertekin, Sabahattin Ali’yi Bulgar sınırına kadar getirdi. Senaryoya göre, Sabahattin Ali sınıra varana kadar “devrim, sosyalizm” deyip durdu. Bu sözler Ertekin’in milliyetçi duygularının kabarttı. Ertekin oracıkta Sabahattin Ali’yi katletti.

Bir Buçuk Yıl Sonra Serbest

Sabahattin Ali cinayeti kuşkusuz dehşetengiz bir olaydı; Milli Emniyet de CHP yönetimi de cinayetin duyulmaması için yoğun çaba sarf etti. Gizlemeyi başardılar da. Günaydın’ın “Sabahattin Ali-Bir Cinayetin Anatomisi” adlı kitabında aktardığına göre, 2 Nisan 1948’de 41 yaşında katledilen Sabahattin Ali’nin öldüğü ilk olarak 12 Ocak 1949 tarihli gazetelerde haber olabildi. Haberler birkaç gün sürdü. Önce ‘hain’in yurtdışına kaçarken öldürüldüğü yazıldı; sonra cesedin Sabahattin Ali’yi ait olmadığı yazıldı. En sonunda cesedin –yakın arkadaşı Aziz Nesin’in de teşhisi ile– Sabahattin Ali’ye ait olduğu anlaşıldı. Haberlerdeki belirsizlik ve tutarsızlık iktidarın gazetelere yönelik kısıtlamalarından da kaynaklanmıştı; bir karartma söz konusuydu. Ancak yine Nesin’in söylediklerine bakılırsa dönemin gazeteleri Sabahattin Ali’nin ölümünü sevinçle karşılamış ve katili alkışlamaktan geri durmamıştı.

Milliyetçi duygularının ardına sığınan Ertekin tuhaf bir adamdı. II. Dünya Savaşı sırasında silâh altındayken teçhizatı ile birlikte firar ederek Bulgaristan’a sığınmış, bu yüzden de askeri mahkemede yargılanmış eski bir subay olan Ertekin, cinayetten sonra 7 yıl hapse mahkûm ediliyor, onun da 1,5 yılını yatıp aftan yararlanarak dışarı çıkıyor.

Sabahattin Ali’yi sevenler üzerinde büyük bir teessür bırakan cinayetin bu şekilde gerçekleştiğine ise kimse inanmıyor. Bu noktada pek çok iddia ortaya atılıyor. Bu iddialardan iki tanesi diğerlerine nazaran daha güçlü… Sabahattin Ali’nin bir grup yakın dostu, onun Kırklareli ya da İstanbul’da işkence edilerek öldürüldüğünü, daha sonra sınıra getirildiğini ve Ali Ertekin’in de cinayeti “milliyetçilik masalı”nın arkasına sığınarak üstlendiğini öne sürüyorlar. Diğer iddia sahipleri ise Ali Ertekin’in Milli Emniyet Teşkilatı’nın, yani bugünkü MİT’in adamı olduğunu düşünüyor. Onlara göre, Ertekin kaçıracağını söyleyip Ali’yi kandırarak sınıra götürdü ve orada öldürdü.

Hakan TEMİZTÜRK

Enes ŞİMŞEK

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir