Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Nisan 25, 2024

“Sabahattin Ali Olayı” Kitabı

İddialardan yola çıkan araştırmacı gazeteci Kemal Bayram, o dönem Sabahattin Ali’nin yakın çevresini oluşturan önemli kişilerle cinayet hakkında yaptığı söyleşileri “Sabahattin Ali Olayı” adıyla bir kitapta topladı. Yakın tarihin bu en önemli ve hâlâ fail-i meçhul cinayeti ile ilgili en kapsamlı çalışmada, Sabahattin Ali’nin tanıdıklarının yanı sıra otopsisine katılan Doktor Cevdet Tan ve katili Ali Ertekin ile yapılmış bir söyleşi de yer alıyor.

Kitapta görüşlerine başvurulan önemli isimlerden biri Markopaşa dergisinden arkadaşı Rıfat Ilgaz. Sabahattin Ali’nin sosyalist görüşlü olmasına rağmen arkadaş seçerken ideoloji filtresi koymadığını belirten Ilgaz, onun her kesimden insanla arkadaşlık ettiğini söylüyor. Ilgaz, cinayetin “milliyetçi” duygularla işlendiğine inanmıyor. Tahkikat için mahkemenin cinayet yerini göstermesini istediği zaman Ali Ertekin’in cinayeti işlediği yeri bir türlü bulamadığını ve bu yüzden kendisinde şüpheler oluştuğunu da belirtiyor Ilgaz.

Sabahattin Ali’nin arkadaşlarının çoğunun şüphelendiği ortak isim Mehmet Ali Cimcoz. Eşi Adalet Cimcoz ile birlikte sık sık aydınları ve sanatçıları evlerinde konuk eden Mehmet Ali Cimcoz, siyasi polis teşkilatının adamı olarak görülüyor. Mehmet Ali Cimcoz, Sabahattin Ali’nin en yakın arkadaşı denilebilecek bir konumda. 6 ay aralıksız onun evinde kaldığı, hatta onun çamaşırlarını kullandığı bile oluyor. Müzehher Vânû, Mehmet Ali Cimcoz’un polis teşkilatına çalıştığını Sabahattin Ali’nin bildiğini ve bunu kendisine şu cümlelerle anlattığını da iddia ediyor:

“Biliyorum Milli Emniyet ile ilişkileri olduğunu ancak benden öğrenebilecekleri bir şey yok. Bildiğiniz gibi ben her şeyi açıkta olan bir insanım. Onların evinde kendimi emniyette hissediyorum.”

Cimcoz ile ilgili iddialar bu kadar değil. Hasan İzzettin Dinamo da bu kişinin Milli Emniyet adına çalıştığını söylüyor. Dinamo’ya göre Cimcoz’un görevi dönemin aydınlarını ve sanatçılarını kontrol altında tutmak. Bu dönem aydınlarının sürekli polis takibi altında oldukları herkesçe bilinen bir durum.

Kemal Bayram’ın röportaj kitabında Markopaşa’dan, Sabahattin Ali’nin bir başka arkadaşı Mehdi Zıt da bulunuyor. Zıt, polis teşkilatının aydınlar arasında sürekli ajan bulundurmasıyla ilgili ilginç bir anı paylaşıyor:

“Sanat Sevenler Kulübü vardı İstanbul’da. Burada pek çok kadınlar da bulunuyordu. Bir tanesi de İstanbul’un ünlü terzilerinden biriydi ya da öyle görünüyordu. Sonraları askerlik işleriyle ilgili Emniyet Birinci Şube’ye gitmiştim. Terzi olduğunu söyleyen kadını gördüm. Bir masası vardı orada, oturuyordu. Sivil polisti yani.”

Zincirli Hürriyet gazetesinin sahibi Mehmet Ali Aybar ise yine Sabahattin Ali Olayı adlı kitapta faşist İttihat ve Terakki’nin mirasçısı olarak gösterdiği CHP ile halk arasında o dönemde mesafenin açıldığını ve Sabahattin Ali’nin halka dokunduğunu, bu yüzden de öldürülmüş olabileceğini anlatıyor. Aybar, Sabahattin Ali’nin cesedinin bir bütün halinde bulunmadığını, bir çuval içinde kemik parçaları şeklinde getirildiğini ve otopsisinin şüpheli bir şekilde yapıldığını da belirtiyor.

 

Sabahattin Ali Kamyonculuk da Yaptı

Dönemin sakıncalı aydınlarından biri de Hasan İzzettin Dinamo idi. Dinamo anılan kitapta Kemal Bayram’ın sorularına yanıt verirken Sabahattin Ali’nin öldürülmeden önceki birkaç ay içinde devlet görevinden uzaklaştırılmış olduğu için “kamyonculuk” yapmak zorunda kaldığını hatırlatıyor ve onun ölümündeki Milli Emniyet parmağına işaret ediyor. Dinamo, Ali’nin kamyonculuk işini yurtdışına kaçmanın bir aracı olarak değerlendirmek istediğini savunuyor. Ona göre Sabahattin Ali, kamyonuyla Edirne gibi sınır bölgelerinden peynir vs. yükleyip taşıyacak, uygun bir ortam bulduğunda da kaçacaktı.

Milli Emniyet bütün aydınları takip ettiği gibi Sabahattin Ali’yi de takip ediyor ve onu uygun bir yerde tuzağa düşürmeyi planlıyordu. “Kamyon” işi bir anlamda tuzaktı ve Dinamo’ya göre, kamyonu Mehmet Ali Cimcoz eliyle Milli Emniyet temin edip Ali’ye vermişti. Zaten Sabahattin Ali’nin kamyonculuğu Nisan 1948’deki ölümünden altı ay kadar önce Eylül 1947’de başlamıştı.

Kemal Bayram’ın kitapta aktardığı iddialara göre, Milli Emniyet o dönemde bu taktikleri kullanıyordu; Dinamo, kendilerine de bir kişi aracılığıyla Milli Emniyet’in baskı makinesi sağladığını ancak ilerleyen zamanda baskı makinesini kullanan herkesin tutuklandığını söylüyor.

Markopaşa’nın İdari İşlerden Sorumlu Genel Müdürü Haluk Yetiş ise Markopaşa dolayısıyla İsmet Paşa hükümetinin Aziz Nesin ve Sabahattin Ali’den çok rahatsız olduğunu bu yüzden sürekli baskı altında tutulduklarını aktarıyor. Özellikle Sırça Köşk’ün büyük etki yaptığını ve bu etkiden Sabahattin Ali’nin kendisinin bile korktuğunu ifade eden Yetiş, “Sırça Köşk’ü Halk Partisi’ni yıkmak için yazdı, çok da etkili oldu ve kendisi de korktu” şeklinde konuşuyor. Yetiş, Sabahattin Ali’nin baskılardan ve bitmek bilmeyen mahkemelerden bıktığı için kamyon alarak nakliyeciliğe başladığını söylüyor.

Hakan TEMİZTÜRK
Enes ŞİMŞEK

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir