Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Salı, Mart 19, 2024

Kitlesel Gelişimde Üç İlke

Bir ülkenin kalkınması, sorunların üstesinden gelebilmesi, ilerlemesi, gelişmesi, huzur ve sükûnun sağlanması, kitlesel bir gelişim demektir. Bütün bunların gerçekleşebilmesi için önce fertlerin birer birey olarak; bu mantığı kavraması, sonra da aynı doğrultuda toplumsal mantığın oluşumuna ihtiyaç vardır. Böyle bir pedagojinin işleyebilmesi, sırasıyla şu donanımların toplumsal olarak kabul edilmesine ve işlemesine bağlıdır: Sağlıklı Düşünme – Strateji – Değişim

Sağlıklı Düşünme: Düşünmek, görmektir.

Her eylemin düşünmeyi gerektirmesi gibi, her fikir ya da her düşünce de düşünmeyi gerektirir. Düşüncenin, düşünceyi nasıl etkilediğinin farkına varan insan için düşüncenin hareketleri, karakteri, çevresel koşulları, vücut sağlığımızı, hayattaki amaç ve başarılarımızı ve nihayette iç huzurumuzu ne denli etkileyebileceğini tahmin etmek hiç de zor değildir. Düşünce, insanı kölelikten kurtarır, özgürlüğe kavuşturur. Doğru düşüncelerin kötü ortamlar ürettiği hiç vaki değildir ama insanlar genelde düşüncelerinden değil de ortamlarından şikâyet ederler. Oysa şikâyet ettikleri ortamı değiştirmek için yapmaları gerekli tek şey düşünüş tarzlarını değiştirmektir. Başarılı bir kritik/stratejik düşünür haline gelmenin yolu, 5 aşamadan oluşan bir süreçle açıklanabilir: 1. Kritik/stratejik düşünebilen birinin/toplumların bakış açısını edinme, 2. Kritik/stratejik düşünmenin önündeki engelleri tanıma ve bunlardan kaçınma, 3. Argümanları tanımlama ve birbirinden ayırt etme, 4. Bilgi kaynaklarını değerlendirme, 5. Argümanları değerlendirme.

Strateji: Belirlenen stratejiler çerçevesinde izlenecek yollar.

Kâinatın gelişimini sağlayan eğitim ve öğretimin plan, program ve stratejileri, ülkelerin gelişimini ve kalkınmasını da sağlayan yegâne yoldur. Sürekli değişen çevre koşulları ve iç gelişmeler, stratejik planın sürekli olarak değişen bu şartlara uyum sağlayacak bir şekilde güncellenmesini gerektirecektir. Eğer gidilecek yol belirlenmemiş ise yani plan yoksa her yol doğru olur. Oysa gelecekte olabilecekler üzerinde yaklaşık bir düşünceye sahip olmak hiçbir şey bilmemekten daha iyidir. Stratejik planlama; örgütün ne olduğu, ne yaptığı ve neyi neden yaptığına şekil veren ve yol gösteren temel kararları ve eylemleri üretmek için disipline edilmiş bir çabadır. Stratejik planlamanın örgütlere sağlayabileceği diğer yararlar şu şekilde sıralanabilir: 1. Uzun vadeli düşünmeye ve etkili stratejiler geliştirmeye yardım eder. 2. Örgütün gelecekte takip edeceği yönü berraklaştırarak çatışmaları azaltır ve ortak amaçlar doğrultusunda kaynakların etkili kullanılmasına yardımcı olur. 3. Örgütsel öncelikler arasında bir sıralama yapılmasına ve öncelikli alanlarda yoğunlaşmaya yardım eder. 4. Örgütün kontrolü altındaki alanlarda üstünlük sahibi olmasına yardım eder. 5. Örgütün birimleri arasında uyum sağlanmasına yardımcı olur. 6. Kaynakların amaçlar doğrultusunda kullanılmasını sağlayarak örgütsel performansın artmasına yardımcı olur. 7. Hızla değişen çevresel şartlara örgütlerin uyum sağlamasına yardımcı olur. 8. Takım çalışmasını, bilgi ve fikir paylaşımını teşvik eder.

Kritik/stratejik düşünme, bilgi ve zekâmızı bir konu hakkında en mantıklı ve doğru sonuca etkin bir şekilde varmak için kullanmamızı sağlayan ve akılcı düşünmenin önündeki sayısız engeli tanımlayıp üstesinden gelmeye bizi teşvik eden süreçtir. Kritik/stratejik düşünme, konunun olumlu ve olumsuz taraflarını değerlendirmekten, olaya objektif bir açıdan bakabilmek için güçlü ve zayıf yanları tanımlamaktan ibarettir. Stratejik yönetim, organizasyonun dış ve iç çevresini değerlendirmeye imkân veren bir yönetim tekniğidir. Özetle stratejisi olmayanlar yenilmeye mahkûmdurlar.

Değişim: Gelişime giden yolda pozitif değişim, olması gerekendir.

Dünya uygarlığını kurarak insanlığı bunalım ortamından kurtarmak, uygarlığı sevgiye, işbirliğine dayandırmak ve yaşamı her saniye yeniden -yaratılan ve idare edilen ontolojik ve kozmolojik yapı içerisinde- kurmakla mümkündür. Değişim düşüncesi, insanın yaşamını sağlayan temelle başlamalı ve temeli olmayan veya yanlış bir temel üzerinde kurulmuş toplumları ve doğru gitmeyen durumları hedeflemelidir. Değişim düşüncesi başka insanları, toplumları ve onların içinde bulundukları durumları da hedef alır. Değişim düşüncesi, sadece durumunun veya düşüncesinin değişmesinin gerekliliğini hisseden kişilerde/toplumlarda mevcut değildir.

Değişim, geride kalanların uyumu, diğer bir deyişle öndekilere yetişmesi, toz yutmaktan kurtulmaktır. Yani gelişmiş ülke insanlarının yararlandığı nimetlere ulaşmaktır. Bunu gerçekleştirmenin yolu, önce kişisel değişimden geçer. Değişimin ana unsuru insandır. İnsan değişime önce kendinden başlamalıdır. Ancak bu değişim insanın şekliyle, kılık-kıyafetiyle değil, beyniyle ve zihniyle; kısaca dünyaya bakış açısının değişimiyle değişim başlamaktadır. Dolayısıyla bireysel değişim, olgunlaşma, toplumsallaşma ve çağdaşlaşma sürecidir. Bunun diğer adı “yaşam boyu” eğitimdir. Yaşam boyu gelişim yaklaşımı, bireyin doğumla başlayıp ölümle sona eren yaşamındaki gelişimini inceler. Bu yaklaşım psikoloji, psikiyatri, antropoloji, sosyoloji ve geriatri gibi çok sayıda disiplini ilgilendiren disiplinler arası bir yaklaşımdır. Yaşam boyu gelişim yaklaşımında temel varsayım, gelişimin yetişkinlik sürecinde tamamlanmadığı, bütün yaşam sürecinde devam ettiğidir. Hayat boyu öğrenme fikrinin başlıca dört ana işlevini şöyle sıralayabiliriz; 1. Bireyin, yetişkin hayatında kendini idare etmeye hazırlanması, 2. Eğitimin, bireyin tüm yaşantısına yayılması, 3. Bireyin yaşam tecrübesinin, eğitim işlevi görmesi, 4. Eğitimin, yaşamın tamamı ile kimlik bulması.

Her hâlükârda olumlu değişim olgusundaki asıl gaye, insanı fıtratına uygun bir yapıya kavuşturmak, yetiştirmek ve olgunlaştırmaktır. Çünkü gelişme, yetişme, olgunlaşma ve başkalaşma olguları ‘değişim’in tabiî sonuçlarıdır. Yaşam boyu gelişim yaklaşımı, tarihsel süreçte gelişmiştir. Gelişim karmaşık bir süreçtir, ölümü ve ölmeyi de içinde barındırır. Yaşam boyu gelişim yaklaşımına göre, yaş temelli açıklamaların yapılmadığı toplumlara doğru gidilmektedir. Yaşam boyu gelişimde, kalıtsala karşı deneyim, sürekliliğe karşı süreksizlik, değişime karşı değişmezlik önemli konulardır. Toplumsal gelişim, bireylerin istek ve beklentilerinde değişim, bilgi birikiminin artması sonucu güne uyum sağlayacak etkin ve mutlu bireylerin yetişmesiyle bireylere kazandırılması gereken temel becerilerinin yanı sıra ulusal değerlerin, ulusal kültürün korunması gerekliliği kendini göstermeye başlamıştır.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir